Nedim Şener Barışın adı kirlendi
HABERİ PAYLAŞ

Barışın adı kirlendi

Haberin Devamı

Adı çözüm süreciydi, müzakere süreciydi, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesiydi. Adı barış süreciydi. Herkes istiyordu, umut ediyordu. Umudun adı “barış” oldu. “Bak Güneydoğu’dan ne zamandır artık tabut gelmiyor, ne Kürt genci ne de asker ve polis ölüyor” dediler.

“Barış olacak Türk Kürt kardeş olacak dediler”, sanki değilmiş gibi. Umutlandık, herkes umutlandı. Umudun adı “barış” oldu. Adı “barış” olan süreç hiç yaşanmamış kopuşları, ayrılıkları getirdi, hiç işlenmemiş cinayetler işlendi. Toplum hiç bu kadar birbirinden nefret etmemiş, karşılıklı kin duymamıştı. İşte adı barış olan bu süreçte en çok barışın adı kirlendi. Hem de kanla, canla, kavgayla.

40 kişi öldürüldü

Atılan bir twit ile 40 kişi öldürüldü, hem de görülmedik vahşetle. Düşünün bakalım, hangi barış sürecinde insanların başı taşla ezildi. Hangi barış sürecinde insanlar boğazı kesilerek öldürüldü. Hangi barış sürecinde öldürülen insanların cesetleri binaların tepesinden atıldı. Hangi barış sürecinde insanlar bıçaklandı. Hangi barış sürecinde insanlar tabanca ile pompalı tüfekli kurşunlandı.

Hangi barış sürecinde insanlar direğe bağlanıp kurşuna dizildi. Hangi barış sürecinde insanlar arkasından başına sıkılan kurşunla infaz edildi. Ve hangi siyasetçi bu yaşananlardan ders çıkardı. Kimsenin derdi ne tam demokrasi, ne özgürlük ne barış. Hiç kimse elindeki silahı bırakmak istemiyor. Çünkü o silah elinde tutanın iktidarını temsil ediyor. İşte hepimiz gördük elde silahla barış olmuyor. Yalnızca barışın adı kirleniyor o kadar.

Meğer Dink cinayetinde bir örgüt varmış!

Meğer Hrant Dink cinayetinin arkasında bir örgüt varmış. Hayır biz biliyorduk da, beş yıl Hrant Dink cinayeti davasını gören İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bunu görememişti! Adaletin kör noktasıydı o karar. Yasin Hayal, Ogün Samast gibi isimlere “Tasarlayarak adam öldürmek” ve “Cinayete azmettirmekten” cezalar verilmiş, Erhan Tuncel’i beraat ettirmişti.

Ama bir türlü o örgütü görememişti o mahkeme. Kimleri korumak için böyle bir karar vermişti acaba? Eğer “Örgüt var” deseydi hangi kamu görevlileri hakim önüne çıkacaktı. İşte adalet çok ağır işlese de bir yerde tecelli ediyor. Önce Yargıtay o sakat kararı bozdu. Şimdi de İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi bu bozma kararına uydu. Dolayısıyla artık cinayetin örgütlü hem de içerisinde devlet görevlilerin olduğu örgütlü bir yapı tarafından işlendiği gerçeğinin ortaya çıkacağı günlere gidiyoruz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder