Giriş
Rus Milli Futbol takımıyla önceki gece oynanan maçta 1-1 berabere kalan Milli futbol takımımız, özellikle ikinci yarıda tam anlamıyla dünya standartlarındaydı.
Oldukça güçlü bir rakibi hem de deplasmanda kendi sahasına hapsetmeleri, hücum üzerine hücum tazelemeleri, izleyene zevk verdi. Bu maça kadar parça parça etkisini hissetmeye başladığımız Avrupa’da yetişmiş çocuklarımızın, bu kez takıma damga vurduğunu gördük.
Beraberlik golünü atan 26 yaşındaki Kenan Karaman, bir Alman takımında, Fortuna Düsseldorf’ta oynuyor ve Stuttgart’ta doğmuş. Takımı bir maestro gibi yöneten Hakan Çalhanoğlu, İtalya’nın güçlü ekiplerinden Milan’ın yıldızı. 26 yıl önce göçmen bir ailenin çocuğu olarak Almanya’nın Mannheim kentinde doğmuş.
22 yaşında dünyanın en güçlü İtalyan kulüplerinden Juventus’un en başarılı savunma oyuncusu olan Melih Demiral, futbolda olgunlaşma yıllarını Portekiz’in Sporting Lizbon takımının alt yapısında geçirdi. Müdafaamızın sağlam oyuncularından Kaan Ayhan 25 yıl önce Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde dünyaya gelmiş. İtalyan Sassuolo takımında top koşturuyor.
Alman disiplini
Nazım Sangare Almanya-Köln’de, Cenk Tosun Almanya’nın Wetzlar kasabasında, Mert Müldür Viyana’da, Hasan Ali Kaldırım Almanya Neuwied’de, Oğuzhan Özyakup Hollanda Zaandam’da, Deniz Türüç Hollanda’da, Ahmet Kutucu Almanya’da, Yunus Mallı Almanya’da, Güven Yalçın ve Berkay Özcan Almanya’da dünyaya gelmiş.
Türkiye’de doğup da Avrupa’da büyüyen, Avrupa’ya transfer olup oraya adapte olanları da “Avrupa ekolünün parçası” sayabiliriz. Bu yeni ve genç futbol takımındaki 18 kişilik kadroda birkaç oyuncu Türkiye liglerinden. Diğerlerinin tamamına yakını Avrupa liglerinde top koşturuyor.
Takım özellikle ikinci yarıda tam anlamıyla Avrupalı disiplini ve teknik üstünlüğüyle dikkat çekiyordu. Bir anlamda Avrupa standartları içinde sayılabilecek bir kalite gösterdiler. Rus Milli takımı belki uzun süredir bu kadar zorlu bir karşılaşma yaşamamıştır.
Henüz bu kuşak futbola yeni yeni damgasını vurmaya başladı. Özellikle Almanya’da doğan ya da büyüyen gençlerimiz, kendi yerel kültürlerinin yanında, Alman disiplinini, dakikliğini de kazanarak gelişiyorlar. Bu, Milli futbol takımımıza yeni ve yüksek bir enerji sağlıyor.
Siyasete ders olsun
Tabii maçı seyrederken kafamdan siyasi hayatımıza göndermeler yapmayı da ihmal etmiyordum. Futbolcularımızın Avrupa’da yer edinmek için oyun kalitelerini yükseltmeleri, birer Avrupalı gibi top oynamaları, belki siyasi hayatımız açısından da bize bazı ipuçları sunabilir.
AB siyasi kriterleri, çaba ve emek istiyor. Tıpkı futbolcular gibi alın teri istiyor. Bir kültür birikimi ve yaşam kalitesi istiyor. Futbolda başarı nasıl evrensel ölçütlere yönelmeyi gerektiriyorsa, siyaset için de aynısını söylemek mümkün.
