Giriş
ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail Meclisi Knesset’teki konuşması, bir süper devletten gelen korkutucu itiraflar dizisiydi.
Mecliste, İsrailli esirlerin yakınlarıyla bir araya gelen Trump, uzun süre ayakta alkışlandı. Bu yeni durumun “inanç ve umut çağının başlangıcı” olduğunu söyledi. ABD, dünya tarihinin en büyük ve en güçlü ordusuna sahip. Sahip olduğumuz silahlar, kimsenin hayal bile edemeyeceği silahlar.
Çok sayıda silahı İsrail’e verdik” dedi. İsrail’e silah desteğinin, bilinen ve tahmin edilenlerin de ötesinde olduğunu itiraf etmiş oldu. Netanyahu’nun kendisini arayarak çeşitli silahlar istediğini ve kendisinin bazılarının adını daha önce duymadığı silahları İsrail’e verdiğini belirtti.
İsrail Meclisi’ne davet edilenler arasında söz konusu ettiği generaller de vardı. İran konusunda Obama’yı suçlayan Trump, İran ile nükleer anlaşmayı feshetmekten gurur duyduğunu belirtti.
ABD Başkanı, (İranlılar) anlaşma yapmak istiyorlar ve biz de bir şeyler yapabilir miyiz diye bakacağız, çünkü olanlar çılgınca ve artık buna tahammülümüz yok” dedi.
İsrail ve Ortadoğu için “çok heyecan verici bir zaman olduğunu” savunan Trump, bölgenin yeni baştan düzene sokulacağına ilişkin mesajlar verdi.
“Birçok zengin Arap ülkesinden, Gazze‘yi yeniden inşa etmek için büyük miktarda para ayıracaklarını söyleyenler oldu.” diye konuştu.
Trump, İsrail’in her zaman ABD’nin önemli bir müttefiki olarak kalacağını vurgulayarak, İsrail Ordusu’na giden milyarlarca dolarlık harcamayı onayladığını aktardı.
OĞULLARIN YATIRIMLARI
ABD Başkanı Trump, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’a, hakkında yolsuzluk davaları bulunan İsrail Başbakanı Netanyahu’yu affetmesi yönünde çağrıda bulundu.
“ABD’nin Trump döneminde kendi içine çekileceği” tahminlerinin yanıltıcı olduğu anlaşılıyor. Washington, daha agresif siyaset uygulayacağı yönünde mesajlar veriyor. Beklenenin aksine hâlâ dünyaya nizamat verme noktasında iştahlı bir süper devletle karşı karşıyayız. Bu süper devlet, özetle, “İsrail’e bir şeyler yapmaya kalkışan karşısında beni bulur” diyor. Bölge ülkelerinin işi oldukça zor.
İsrail’le ilişkileri iyi tutarak Filistin’e destek çıkmak, birbirine zıt iki tercihi birleştirmeye çalışmak anlamına geliyor. ABD’nin bu kadar net bir şekilde İsrail’in destekçisi olması Ortadoğu’da neler olacağına dair soru işaretlerini yoğunlaştırıyor. Son olarak, Donald Trump’ın Şarm El-Şeyh’teki zirveye saatlerce gecikmesi ve liderleri bekletmesi de yeni bir “ABD davranışı” olarak kayıtlara geçti.
Sonuç olarak, bölgede ABD hegemonyasında yeni bir harita çiziliyor. İşler kimse için kolay olmayacak. Bir dipnot olarak şunu da eklemek gerek: Trump Ailesi’nin, Körfez’deki Arap ülkeleriyle, özellikle de Suudi Arabistan, Katar ve Umman’la, somut ve büyük ölçekli iş bağlantıları var. Özellikle de oğullarının yönettiği “Trump Organization” ve damat Jared Kushner’ın yatırımları öne çıkıyor. Bu ekonomik bağların, ABD’nin bölgeye bakışını ne oranda etkilediği ise tartışmalı bir konu.
Bazı analizlere göre Trump’ın barış için harcadığı çabanın temel bir nedenini de bu bağlantılar oluşturuyor.
Ancak her ne olursa olsun Donald Trump ve Washington için İsrail’in hâlâ ayrıcalıklı bir konumu var.
