Oral Çalışlar Türkiye kutuplaşıyor mu, yoksa...
HABERİ PAYLAŞ

Türkiye kutuplaşıyor mu, yoksa...

Haberin Devamı

ABD’li gazeteci, “Türkiye bir dönüm noktasında mı?” diye sordu. Bu sorunun değişik cevapları olabileceğini söyledim. Evet bir yönden dönüm noktasındayız. Bölge tamamen karışmış durumda, geleceğinin nasıl şekilleneceği belli değil. Sadece Ortadoğu değil, Ukrayna, Yunanistan gibi birçok çevre ülkede de, yön arayışı var.

Türkiye, bu karışık coğrafya içinde, değişik gerilimlerle karşı karşıya. 3 milyon mülteci var. Suriye'nin istikrarsız yapısı değişmez ve bir çözüm üretilemezse, başımıza daha nelerin gelebileceğini kestirmek zor. Geçmiş dönem alışkanlıklarıyla bugünün sorunlarına çözüm üretmek mümkün değil...

Türkiye, proaktif bir bölgesel siyaset izlemeye çalışıyor. Bunun kazançları ve riskleri var. Bu “tarz”, Batı'da ve ülke içinde, değişik tepkileri beraberinde getiriyor.

Riskler, kazançlar

Cerablus’tan daha güneye inmek, değişik tehlikeleri içinde barındırıyor. Sınırlara tamamen kayıtsız kalmak mümkün değil, gelişmeler sizi “bir şeyler yapmanız konusunda” uyarıyor. Bölgedeki etnik ve mezhepsel çatışmalar, farklı yapıları içinde barındıran Türkiye açısından, bir potansiyel tehdit oluşturuyor.

Dış dinamiklerden, içeriye, iç dinamiklerden dış politikaya yönelik sonuçlar doğabiliyor. Sonuç olarak, Türkiye, sorun ve hamleleriyle bir dönüm noktasında.

Eksen mi kayıyor?

Batı ve ABD'yle ilişkilerde eksen değişiyor mu? Temel olarak hayır. Türkiye bir NATO ülkesi, askeri strateji olarak Batı kampının parçası. Dış ticaretin, hala yüzde 50'den fazlası, Avrupa ülkeleriyle. Temel ilişkilerin değişmesi çok zor. Konjonktürel sorunların varlığı, bir gerçek. “Türkiye'nin AB üyeliği”, “15 Temmuz darbesi”, “PYD'yle ilişkiler” gibi bazı temel meselelerde, ayrışmalar belirgin.

ABD'li gazetecinin son sorusu şu: "Türkiye'de sert bir kutuplaşma yaşanıyor, bu nasıl aşılabilir?" Yanımdaki siyasetçi arkadaşım İsveç eski milletvekili Sermin Özürküt, beklenmedik bir cevap verdi: "Türkiye'de değişik toplumsal ve siyasi gruplaşmalar var. Hepimiz birlikte yaşıyoruz ve toplumsal olarak ciddi bir sorun olduğu söylenemez.

Siyasetin dili inişli çıkışlı, buna aldanmamak gerek. Kaldı ki 15 Temmuz'da parlamenter rejimin savunulmasında bütün farklılıklar ittifak etti. Bu kadarı Avrupa'da ve ABD’de de var.” Meseleye böyle de bakmak mümkün.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder