Prof. Dr. Şükrü Mehmet Ertürk Covid-19 ve mutasyon geçiren virüs
HABERİ PAYLAŞ

Covid-19 ve mutasyon geçiren virüs

Yeni corona virüs, namı diğer SARS-CoV-2, gündemimizi işgal etmeye devam ediyor. Ülkemizde belli bir ölçüde kontrol altına alınmış durumda ama temkini elden bırakmak için henüz çok erken.

Bu salgının ne zaman biteceği merak ediliyor. Aslında bu sorunun çok karmaşık olmayan bir cevabı var. Salgının bitmesi için ya aşı bulunacak ya da sürü bağışıklığı gelişecek. Bu durumda virüs enfekte edecek yeni insanlar bulamayacak ve gündemimizi usulca terk edecek. Eğer etkili bir ilaç bulunursa, insanlar enfekte olup hastalansalar dahi kolayca tedavi edilebilecekler, böylece aşıyı ya da sürü bağışıklığının gelişmesini beklemek çok daha az stresli olacak.

Haberin Devamı

Ayrıca bir olasılık daha bulunuyor. Bu olasılık, virüsün mutasyon geçirmesi ve bu mutasyonun “iyi huylu” olması durumunda virüsün kendiliğinden ortadan kaybolabileceği. Virüs enfekte etme yeteneğini kaybedebilir ya da enfekte etse de eskiden olduğu kadar şiddetli bir hastalık tablosuna neden olmayabilir. Hep dediğim gibi enfeksiyon ve hastalık birbirlerinden farklı kavramlar. Her enfekte insanın mutlaka hasta olması gerekmediğini yeni corona virüs örneğinde bir kez daha görmüş olduk.

Hücre ölünce virüsler de açığa çıkıyor

Covid-19 ve mutasyon geçiren virüs

Virüste olabilecek mutasyona biraz daha yakından bakalım. Virüs, yağdan oluşan bir zarf ve bu zarfın içindeki RNA molekülünden, yani genetik malzemeden oluşuyor. Zarfa bağlı S proteini sayesinde insan hücresinin içine giriyor, sonra zarfından dışarı çıkıyor ve kendini hücre içinde çoğaltmaya başlıyor. Virüslerin bir kısmı gibi hücreyi tamamen parçalayıp dışarı çıkmıyor. Tomurcuklanma olarak adlandırılan bir mekanizma ile hücreye fazla zarar vermeden dışarı çıkıp, enfekte edecek yeni hücreler arıyor. Bu sayede içerisinde bir anlamda parazit gibi çoğaldığı insan hücrelerinin daha uzun süre canlı kalmasını sağlıyor. Bir müddet sonra, kaynakları tükenen hücre ölmeye başlıyor ve kalan virüsler de açığa çıkıyor.

Virüsler inanılmaz hızlı çoğaldıklarından, zarflarının yapısında ya da taşıdıkları genetik materyalde çok sayıda mutasyon, yani değişiklik oluyor. Bu mutasyonların bir kısmı anlamsız mutasyonlar ve virüsün davranış şeklini değiştirmiyorlar. Bazıları ise değişikliklere neden olabiliyor. Örneğin S proteinindeki bir mutasyon virüsün hücre içine girmesini engelleyebilecek şekilde de ya da hızlandırabilecek şekilde de olabilir. Yahut virüsün genetik materyalindeki bir mutasyon hastalığın şiddetini arttırabilir ya da azaltabilir.

Haberin Devamı

Virüsün bir bilinci elbette yok. Genetik materyali bilinçsiz bir şekilde kendini kopyalayıp çoğaltmaya çalışıyor ve bunu yaparken de içinde bulunduğu hücrenin kaynaklarını tüketiyor ve ölmesine neden oluyor. Saldıracak başka hücreler bulunduğu müddetçe, yani hasta kişi hayatta kaldıkça ya da etrafta enfekte edecek yeni insanlar bulunduğu müddetçe bu virüs için bir problem değil. Ama aslında virüs için kazanan strateji, konakçısını, yani hasta ettiği kişiyi çok hasta etmemek, bu arada da mümkün olduğunca fazla insana bulaşma şansı yakalamak olacaktır. Yani az bulaşan ve şiddetli hasta eden virüslerin “başarılı olma” şansları, çok bulaşan ve hafif hasta edenlere göre daha az.

Haberin Devamı

Mutasyon virüsün davranışını değiştirebilir

Covid-19 ve mutasyon geçiren virüs

Bu noktada iki tane bilimsel yazıdan bahsetmekte fayda var. Birincisi 29 Nisan’da yayınlandı ve Los Alamos Ulusal Laboratuvarı ve Duke Üniversitesi’nden Amerikalı bilim insanları ile Sheffield Üniversitesi’nden İngiliz bilim insanlarının ortak çalışması. Bu çalışmada S proteininde bugüne kadar 14 kadar mutasyon tespit edildiği ve bunlardan bir tanesinin şubat başından beri Avrupa’da baskın şekilde yayılmaya başladığı söyleniyor. Çalışmaya göre bu mutasyon virüsü çok daha bulaşıcı hale getiriyor ama hastalığın şiddetine olan etkisi daha tam olarak bilinmiyor.

İkinci yazı ise ABD’deki Arizona State Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı bir çalışmanın sonucu ve 1 Mayıs’ta yayınlandı. Bu yazıda özetle virüsün genetik materyalinin bir kısmının mutasyon sonucu silindiği ve bunun virüsü daha az “fit” hale getirmiş olabileceği söyleniyor. Yani virüsün enfekte ettiği insanda çoğalma kapasitesi azalmaya başlamış olabilir ve bu da aslında hastalığın daha hafif geçirilmesi sonucunu doğurabilir.

Bu iki çalışma ilk bakışta birbirleri ile çelişiyor gibi gözükse de bence durum biraz daha farklı. Virüs daha fazla bulaşacak ama daha az hasta yapacak bir şekilde evrimleşiyor olabilir. Tüm bunları daha net ortaya koyabilmek için bilimin zamana ihtiyacı var. Elbette, biz de bir müddet daha temkini elden bırakmayacağız.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder