İşin özünü kaybettik.
Jetimiz ister füze’yle düşürülmüş olsun, ister uçaksavarla.
Hatta tabancayla, hatta sapanla düşürülmüş dahi olsa, neticede düşürülmüştür.
Neyi tartışıyoruz?
Konuyu niçin dağıtıyoruz?
* * *
Diğer notumuz, İstanbul’a dair.
Sonunda Galata Köprüsü’ne muhtaç olduk ya, şımarıklığın sonu budur işte.
[[HAFTAYA]]
Yandan çarklı araba vapurlarıyla, sokaklarında yoğurtçu diye bağıran satıcılarıyla, üzerinde depoya gider yazılı kırmızı tramvaylarıyla, ah ah, bol Rumca-Ermenice konuşulan Ada Vapurları’yla ne kadar mutluydu İstanbul...
Gelişmek ona yaramadı.
Medeniyet, hiç yaramadı.
Çünkü hazmedemedi.
İşte, sonunda, baba yadigârı, o beğenmediği Galata Köprüsü’ne muhtaç oldu.
* * *
Şimdi gelelim Dolmabahçe’ye.
İnönü Stadyumu.
Aman Yarabbi...
Her yıl mayıs ayında kazmayı vururuz ama bir türlü vuramayız.
Bu yıl da vuramadık. Sezonu yine orada geçireceğiz.
Kapısında yazıyor:
Fiyapı İnönü.
Atatürk Stadyumu’na el atsalar, haydii, bu def’a da Fiyapı Atatürk.
Firma için elbet şereftir ama elâlem Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı müteahhit zannetmesin.
12 Temmuz 2012, Perşembe 05:00
Haberin Devamı