Rauf Tamer Birikmiş notlar
HABERİ PAYLAŞ

Birikmiş notlar

Önce hayırlı Ramazanlar.
Sonra da şunu hatırlatalım.
Gösterişli, şatafatlı ve de bazen siyaset bazen ticaret kokan medyatik iftar davetlerine başlamayın yine.
Hele oruç tutmayanları o sofralarda aksesuar olarak hiç kullanmayın.
Yakışık almıyor.
Ekmeğimizi paylaşacağımız garip gureba bellidir.
Bu işi sosyete davetlerine çevirmeyin.

***

Diğer notumuz... 3. Boğaz Köprüsü.
“O kafa” yine kendini gösterdi.
Madem ki birileri rant elde edecek, öyleyse köprü yapmayalım diyor...
Ne kafa ama.
Köprüyü nereye yaparsan yap, birileri mutlaka rant elde edecek.
Çaresi yok.
Bu sebeple köprüden vazgeçilir mi?
Haa... Başka makul gerekçelerin varsa onu söyle. Trafiği hafifletmez de, daha da kargaşa getirir de, şehrin planını bozar de, ormanları bitirir
suyu kurutur de, astarı yüzünden pahalıya gelir de... De oğlu de. Kabul ederim.

Haberin Devamı

Hele Candaş Tolga Işık’ın bugünkü yazısında belirttiği gerekçeyi de sayarsan bin kere kabul ederim. Ama dersen ki birileri rant elde edecek...
Ben de derim ki kafaya bak.
İş yapmayan ve yaptırmayan kafa.
Tanırım o kafayı.
Ta 1. Köprü’den.
Ta Keban’dan tanırım.

***

Bir not daha.
3. Köprü’nün adı henüz belli değilmiş.
Bence adını Atatürk Köprüsü koysunlar. Böylece eski bir ayıbımızı da temizlemiş olsunlar.
Nedir o eski ayıp?
1. Köprü’ye ad takamadılar. (1973) Lenin’in Stalin’in posterleri ortalıkta fink atarken, köprü’ye Atatürk’ün adını vermeye korktular. Resmen
korktular. Boğaziçi demekle yetindiler. Sanki oranın boğaziçi olduğunu kimse bilmiyormuş gibi.
Şimdi korkmayın.
Rahat rahat Atatürk’ün adını verin.
Mızıkçılık eden çıkmaz.
O günkü eski tüfekler bugün ulusalcı oldular.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder