Notlar... Notlar...

Pazar için sakladığım notların ilki mevsimlik.
Günlerdir kıyamet kopuyor...
Vatandaşlar sürekli uyarılıyor.
Niye?
- Çünkü yağmur geliyor, kar geliyor, fırtına geliyor.
Bu ne telaş?
Ne bu panik?
Temmuzda Ağustosta olsaydık, eh, durum enteresandı. Ama Ocak 24 birader... Kışın en doruk noktası...
Yağmur, kar ve fırtına sürpriz mi?
Şimdi olmayacak da ne zaman olacak?
Matrak insanlarız.
Hava raporuyla bile terör estiriyoruz.
*
Tam bu noktada, Erman Hocam’a bir sorum var.
Karla kaplı sahada maçı erteliyorlar da şiddetli yağmurdan göle dönmüş sahada niye ertelemiyorlar?
İkisinde de top zıplamıyor.
Futbol, temaşa oyunu olduğuna göre, buna cevap isterim.
Hatta daha da ileri gideyim:
- Şiddetli rüzgar, topa hükmediyorsa o maç oynanır mı hocam?
Oynanırsa niye?
Top zıplıyor diye mi?
Başka ölçü yok mu?
*
Geçelim.
Efendim, bizim nazik bedenler, haftada 1 maçtan fazlasını kaldıramıyor. Avrupa’da maçı varsa, bazen ligdeki maçının ertelenmesini bile istiyor.
Yahu, Lefter’ler, Can’lar, Metin Oktay’lar, Turgay’lar, daha da geriye giderseniz, Çengel Hüseyin’ler, Süleyman Seba’lar, Halit Deringör’ler, cumartesi-pazar arka arkaya iki lig maçı oynarlardı... Hem de her hafta... Hem de balçık sahada... Hem de hangi pabuçla... Hem de nasıl bir topla...
Sıcak bir duş bile alamazlardı.
Şimdiki şımarık futbolcular, sahip oldukları lüks ve konfor için önce şükretmeyi öğrensinler... Sonra da Hakem’e saygı göstermeyi.
*
Bu pazar son notumuz, G.Saray’ın son transferine dair.
Adam, havalimanında eziliyordu.
Kocca bir medya ordusu ve taraftarların yarattığı izdiham’a bakıp kimbilir ne kadar şaşırmıştır.
Dilerim aynı şekilde yolcu edilsin.
Çünkü biz bunların çoğunun arkalarından hep teneke çalarak uğurladık.