Pazar notları

Önce Abdulkadir Selvi’ye selam. Uğradığı mesleki iftirayı, şiddetle kınıyorum. Selvi, ustalığı gereği, buna gülüp geçmek varken, iftirayı atan zatı, ispata davet ediyor. İlahi Selvi. Yahu o zat, 10 yıldır hangi lafını, hangi iddiasını ispatlamış ki?

Şimdi geçelim pazar notlarına... Hem AB, hem ABD... İkisinden de yaptırım bekliyorduk. AB, teğet geçti, işi marta bıraktı... Avrupalı aslında biliyor haklı olduğumuzu ama galiba üslubumuza takılıyor. Hani, onların hasmane tutumlarına bakıp, ara sıra bağırıyoruz ya... Naziler, faşistler, ırkçılar falan diye... İşte Avrupalı, buna bozuluyor. Peki peki. Bütün mesele bu ise kolay... Biz de marta kadar sinirlerimize biraz hakim oluruz, vesselam.

ABD yaptırımına gelince... Ona söyleyecek laf bulamıyorum. Ama bizim gibi sağlam bir müttefike bile reva gördüğü şu muameleye bakarak, ABD’nin diğer müttefikleri de yarın öbür gün başlarına neler gelebileceğini bir düşünsünler diyorum.

Diğer bir not... Devlet Bahçeli’nin mesajlarına dair. Diyor ki Bahçeli:

- HDP kapatılsın. Olur mu hocam? Daha durun bakalım. Millet İttifakı seçimi kazanınca, HDP, İçişleri Bakanlığı’nı alacak, Adalet Bakanlığı’nı alacak. Belki Dışişleri’ni de alacak. E şimdi o partiyi kapatırsak, Barış ve Demokrasi’yi kim getirecek?

Haftanın en önemli gündem maddelerinden biri de Korona Aşısı’ydı. Lakin aşı meselesinde, insanların kafası zaten karışık. Konuştukça daha da karışıyor. Aksi gibi de bilen bilmeyen konuşuyor. Diyorum ki:

- Uzmanlar dışında kimsenin lafına bakmayalım.