Üç nokta

Millet İttifakı’nın adayı, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırsa, ilk işi yetkilerini devretmek olacak. Birinci şart bu. Artık yemin mi eder, noterden peşinen senet mi verir, onu bilmem. Fakat üç nokta var ki gözlerden kaçmamalı. Özetliyorum:

Birincisi... Bunu kabul edecek olan, ancak sembolik bir adaydır... Yani düşük profilli bir emanetçi... Aylardır aradıkları zat böyle biri midir? Seçmenden, böyle birine mi oy isteyeceklerdir?

İkincisi... O zat, seçmenden yüzde 50 + 1 oy alırsa “Ben neymişim be abi” demez mi? Yetkilerini kolayca devreder mi? G

Üçüncüsü...

Diyelim ki eder. Peki, yetkilerini devredecek yapıda bir emanetçiye, seçmen niye oy versin? Parlamanter Sistem’e çok mu aşık bu seçmen?

Ölçüye dikkat

Uzatmayalım. Gören duyan da zanneder ki, Türkiye’de 20 yıldır her yıl Adli Yıl açılışında dualar okunuyor. Yok öyle bir şey. Bu yıl belli ki bir istisna, yeni binanın açılışı sebebiyle böyle oldu. Yine de hassasiyetimiz hoşuma gitti doğrusu. Keşke Tanju Özcan’dan yardım isteyen o başörtülü bacımıza da aynı hassasiyeti gösterebilseydik.

Tanju Bey’i, disiplin kuruluna sevk etmeye hiç gerek yoktu. Ona uygulanacak bütün yaptırım “bir uyarı”dan ibaret idiyse, ne lüzum vardı disiplin kuruluna?.. Faik Öztrak’ın gösterdiği tepki, “bir uyarı”dan çok daha fazlası eder.