Giriş
Lokantanın kapısından kafanızı uzatıp, bu lokantada olma ihtimali olmayan bir şeyi sorun. “Yok” derlerse. “Ee yapamazsınız tabi” deyip gidin.
Sonraki hafta gelin. “Yapamazsınız” dediğiniz şeyin, menüde olduğunu göreceksiniz. Zaten kadınlara herhangi bir şeyi “yapamazsın” dememeli insan.
Lokantanın sahiplerinden Mine Özalp bundan yıllar önce şeker hamurlu pastalara bakıp “Ben yaparım, çok zor görünmüyor” dediğinde.
“Hadi canım yapamazsınız” diyen o arkadaşına inat şeker hamurlu eğlenceli pastalar yapmaya başlar.
“Bana bir şeyi yapamazsın derlese çabuk gaza geliyorum” diyor. Bir televizyon kanalının grafik bölümünde çalışan Mine ve ortağı Özlem Yaman çalıştıkları iş yerinin etrafında istedikleri gibi yemek yiyecekleri bir yer bulamazlar ve bir anda lokanta açmaya karar verirler. Öyle planlama filan da yapmazlar.
BİRİ VEJETERYAN DİĞERİ EGELİ
Biri vejeteryan diğeri Egeli bu iki arkadaş ‘DEVREN’ yazısı olan bir dükkan görürüler. İçeri girip, konuşup, kapora bırakırlar. Kapora dışında birikmiş paraları da yoktur. Özlem ertesi sabah krediye başvurur. Öğleden sonra 60 bin TL kredi çıkar.
7 yıl boyunca da günde yüzlerce kişinin sağlıklı ve lezzetli yemekler yiyecekleri bir lokantaları olur. Sonradan kadroya Elmas Yaman da katılır. Balı, bademi, dağ kekiği Datça’dan, zeytinyağını Gödence’den, otları Seferihisar Kadın Kooperatifi ve oralı bir toptancıdan, halhalı zeytinini Antakya’dan getirip bi de üstüne ticket’çıların bütçesinden ederinin altında sattıkları için zorlanırlar.
Yine de 7 yıl boyunca direnirler. Üstüne dükkan kirasında yüksek bir artış olunca Maslak’ı terk edip Etiler’deki bu şirin bahçeli dükkana taşınırlar.
MÜŞTERİLERİMİZİN CANI NE ÇEKERSE ONU YAPIYORUZ
Mine Özalp’e kulak verelim; “Tüm gün süren kahvaltı veriyoruz. Kahvaltı tabağımız var. Çok malzeme ziyan olduğu için tercih etmesek de isteyene serpme kahvaltı da veriyoruz. Diyet yapanlar için Egeli salatamız var. Roka, maydanoz, ceviz, peynir, zeytinli salata, çok talep ediliyor.
El açması gözleme yapıyoruz. Omletler, menemen var. Soğansız yapıyoruz. Soğansız taraftayız biz. Reçellerimizi kendimiz, fırında yapıyoruz. Öncelikle burası vejeteryan ve vegan bir lokanta. Mevsiminde olan taze sebzelerle zeytinyağlılar yapıyoruz.
Şimdi sıcak yemeğimiz yok ama havaların soğumasıyla menümüze dahil edeceğiz. Canımız o gün ne isterse onu yapıyoruz. Glütensiz, vegan, rafine şekersiz denemelerimiz oluyor.
Sipariş üzerine de müşterilerin isteklerini yapabiliyoruz. 100 kişiye kadar, doğumgünü, toplantı, ev partilerine catering verebiliyoruz. Ayrıca müşterilerimiz canlarının çektiği bir şeyi önceden bildirirlerse onu da yapabiliyoruz.”
İLHAM VEREN BİR LOKANTA: EGE’DE MAYA
Sadece patates salatası yemek için bile buraya gidebilirsiniz. En kolay yemeklerden olmasına rağmen, beceriksiz ellerde heba olur caanım patates salatası. Ege’de Maya’da kaya koruğu turşusuyla yapıyorlar.
Öylesine yakışmış ki bundan sonra kaya koruksuz bir patates salatası düşünemezsiniz. Hatta “Patates salatasının olmazsa olmazı kaya koruğudur.” diyebilirsiniz. Şakşukayı fırında yaptıkları için sanki kurutulmuş patlıcanla yapmışlar gibi bir aroması var.
İri cins zeytinyağlı bamya, ayşekadın fasulye, deniz börülcesi, zeytinyağlı kabak şahane lezzetlerden. Mevsimine göre zeytinyağlılar değişiyor. Ev baklavası, havuçlu kek, siyah incirli kek ve kurabiyeleri nefis.
San Sebastian cheesecake’lerine ayrıca dikkat çekmek lazım. İspanyol elçiliğindeki bir müşterilerinin “Beni evimde hissettirecek denli bir San Sebastian cheesecake bu” demesi boşuna değil.
Güzel havalara veda partisi için Ege’de Maya’nın lezzetleri iyi bir seçenek olur. Bu limonata havalarda püfürdeyelim, dilimizde de bir Sezen Aksu şarkısı olsun: “Kalbim Ege’de Kaldı”
