Giriş
Hüyük çileğini bilir misiniz? Bu peri kalpleri öyle sulu, öyle rayihalı ve leziz ki, sadece çilek demek haksızlık olur. Yönetmen arkadaşım Atalay Taşdiken ne zaman köyü Hüyük’ün Çavuş’una gitse, dönüşte kasalarca çilek getirir. Ben payıma düşen çileklerden likör ve reçel yaparım. Gübre ve ilaç kullanılmadan üretilen çilekleri, tarladan toplayıp yemek için de Hüyük ilçesindeki Sonsuz Şükran Köyü’ne gidin. Burası Anadolu’nun kerpiç mimarisini yeniden üreterek kurulmuş, bir sanat ve sanatçı köyüdür. Kuruluşundan bu yana buraya defalarca yolum düştü. Bu hafta da köyün kurucusu Mehmet Taşdiken’in çağrısı üzerine, ‘Sinemada Oyunculuk’ başlıklı bir söyleşi için oradaydım.
SONSUZ ŞÜKRAN KÖYÜ’NE HOŞ GELDİNİZ
Sabah kahvaltı için köyün ortak bostanından domates, biber ve elma toplayıp turşulu, meyveli bir salata yaptım. Akşam köy eriştesini, Sonsuz Şükran sakinlerinden Çiğdem’in Kır Kahvesi’nde yedim. Oyuncu, yazar ve müzisyen Nilüfer Açıkalın, o sırada çikolatalı magnolia yiyordu. Nilüfer’in köyde ev alması biraz da benim mihmandarlığımda olmuştur. Bundan beş-altı yıl önce Sonsuz Şükran Festivali için Hüyük’e gitmiştik.
Önce Hitit Su Anıtı ve Eflatun Pınarı’nı ziyaret edip ardından bir çilek tarlasında durmuştuk. Çavuş köylü bir karı-koca bizi tarlaya davet etti. “Aman hoş gelmişsiniz. Buyurun kuzum, yiyin. Bak şurada altın çilekler var, onlardan da yiyin. Allah aşkına çekinmeyin. Buyurun malınız gibi yiyin” demesiyle üzerimizdeki çekingenliği atıp o muhteşem peri kalplerini dalından koparıp yemiştik.
O gözü tokluğa hayran olan Nilüfer Açıkalın, ev alma kararını oracıkta netleştirdi. Hüyük çileğiyle ilgili bazı püf noktalarını söylemeden geçmeyelim: Bu çileği alıp kulağınızın arkasına sürerseniz, gün boyu çilekli bir parfüm sürmüşsünüz gibi kokarsınız. “Aaa! Bu parfümün markası nedir?” diye soracaklardır. Reçel yapacaksanız başka çileklerden daha sulu olduğu için normalden fazla şeker koymalısınız.
Reçelinizin bal yoğunluğunda olmasını istiyorsanız da çilekleri iki taşım kaynattıktan sonra taneleri çıkarıp bir süre daha ocakta tutun. Yüzde 20 suyunu uçurduktan sonra taneleri ilave edip bir taşım daha kaynatıp limon suyunu sıkıp kavanozlara alın. Kıvamlı bir mucizeniz olacaktır.
BEYŞEHİR GÖLÜ KIYISINDA SAZAN KEYFİ
Hüyük’e gelmişken, Beyşehir Gölü kıyısında sazan yemek gerekir. Sahilde dört lokanta var ama en çok rağbet edileni Oscar Balık Lokantası. Biz Pazartesi günü, öğleden sonra sakinliğinde gittik. Gazi Üniversitesi Aşçılık ve Çıraklık Eğitim Merkezi’nde eğitim aldıktan sonra Ankara ve İstanbul’da çeşitli lokantalarda çalışan Süleyman Kaplan, memleketine dönüp bu balık lokantasını devralmış.
Lezzeti ve makul fiyatlarıyla gölün gözdesi olmuş. Öyle ki bu pazar günü, lokantaya 800 kişi gelmiş ve yaklaşık 590 kilo balık yemişler. Yalnız bir uyarıda bulunayım; balık siparişi alınırken “Çıtır mı? Yumuşak mı?” diye soruyorlar. Beyşehir usulü çıtır, adeta balık kraker gibi oluyor. O da güzel ama siz yumuşak diyin.
Dışı çıtır içi sulu olsun. Konya’ya gitmişken etli ekmek yememek de olmaz. Kısmet Kasabı’nda Mustafa Usta’ya içini yaptırıp, Tatlı Dil Etli Ekmek’in fırınında pişirtmelisiniz. 10 etli ekmek için, dana kaburga etinden bir kilo kıymaya, 800 gram domates, 150 gram sivri biber ve bir kuru soğan koyuyorlar.
