Rükzan SağırBahşiş adabını ticarileştirmek

HABERİ PAYLAŞ

Bahşiş adabını ticarileştirmek

Bir gün Londra’da bir kafede çay içerken bahşiş bırakmayı unutabilirsiniz. Tercih etmeyebilirsiniz de. Yine de garson büyük ihtimalle size gülümseyerek teşekkür edecek ve hiçbir şey olmamış gibi arkasını dönecektir. Ama New York’ta aynı durumu yaşarsanız garsonun yüzündeki hayal kırıklığını ya da homurdanmasını görebilirsiniz.

Bahşiş adabını ticarileştirmek

Bahşiş kültürünün iki ayrı ucunu temsil etmesi için bu örnekleri verdim. İngiltere, yaklaşık 1200 yıllık saltanat kültürüne sahip. ABD’nin köklü bir geçmişi yok, bildiğiniz gibi. 623 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu ve öncesiyle bin yılı bulan Anadolu geleneğinin hüküm sürdüğü kültürümüzde de bahşiş vermek, gönüllülük esasına dayalıdır. İngiltere’nin bu konuda bize benzemesi, tarihi doku uyumundan kaynaklanıyor yani. Tarih ne kadar köklüyse, cömertlik gibi insani değerler o kadar yüksek oluyor... Ama bugünlerde hem Türkiye hem de İngiltere’de bahşiş konusunda bir çatışma yaşanıyor; müşteriler ve işletmeciler arasında. İstanbul’da uzun bir süredir restoranlar hesaba servis ücreti ekliyor. Son zamanlarda bahşiş de hesaba eklenir olmuş birçok restoranda. Bu konunun ne kadar can sıkıcı olduğunun da pek farkında değildim.

Haberin Devamı

Bahşiş adabını ticarileştirmek

GÖNÜLLÜLÜK ESASTIR

Ama işletmeci arkadaşlarım bu konuyu dillendirir olunca dikkatimi çekti. Nakit taşıyanlar azaldığından karttan çekilebilmesi için bahşiş hesaba ekleniyor. Ama böyle bir kalem olmadığından bahşişin çoğu ‘servis bedeli’ altında kesintiye uğruyor. Bu nedenle TURYİD üyeleri başta olmak üzere pek çok işletmeci kartla bahşiş için bir vergi kalemi açılmasını ve bunun gönüllülük esasına dayalı olmasını istiyor. İngiltere’de de benzer bir tartışma var. ABD gibi bahşiş uygulaması yapan yerler rahatsızlık yaratmış. Çünkü bahşiş, bir teşekkür ve jesttir. Zorunluluk değildir. Hayat pahalılığı nedeniyle her geçen gün daha önemli hale geldiği doğru. Zaten ABD’de de hizmet sektöründe ücretler düşük olduğundan bahşiş beklentisi bu kadar yüksek. Bu bahşiş tartışması, ekonomik süper güç olan ABD’nin ‘kültürel olarak da süper güç’ haline gelişinin bir uzantısı aynı zamanda. Çalışanların bahşişe daha çok ihtiyaç duyması, müşteriler için bir baskı oluşturmamalı. Birçok değerin ‘modernleşme’, ‘yüzü Batı’ya dönme’ adı altında yozlaşması beni üzüyor ve sinirlendiriyor. Bahşiş, cömertlik geleneğindendir. Sistemin açığını kapatmak için kurban edilecek bir değer değildir. Nezaketi bile ticarileştirmek, bizim gibi kadim kültürlere yakışmaz.

Haberin Devamı

Bahşiş adabını ticarileştirmek

MASKÜLİNİTE NASIL OYUNCAK OLDU?

Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın sahibi Mark Zuckerberg, kurumların daha çok ‘maskülen enerji’ye ve ‘agresyona’ ihtiyaç duyduğunu açıkladı. (‘Bağırtma kanka’ diyesim geldi.) Teknoloji milyonerlerinin orta yaş krizine girince ‘maskülenlik’ kavramına sarılmaları tesadüf mü? Yıllar yılı enerjilerini atamamaktan kaynaklı bir enerji boşaltma alanı arıyorlar. Güç ve zenginliğin tek başına tatmin etmediği gerçeğiyle de yüzleşiyorlar. Peki, milyarlarca erkeğin maskülinite ayarlarıyla oynayan ve ‘etkileşim’ adı altında bağımlılık yapan algoritmalar yaratarak erkekleri erkek gibi yaşamak yerine beğeni tuşu için yaşamaya sevk eden biri, bu konuda ahkam kesebilir mi? Bugünkü anlamda maskülinite, yine kapitalizmin yan sanayi ürünü oldu çıktı anlaşılan...

Haberin Devamı

Bahşiş adabını ticarileştirmek

Aşktan daha önemli bir şey var!

Hollywood’un örnek çiftleri birer birer boşanmaya başladı. Onlarca yıllık birliktelik, çoluk çocuktan sonra ‘Zor olur’ demiyorlar. Jessica Alba, 16 yıllık prodüktör kocasından ayrıldı. Jessica Simpson da 10 yıllık eski sporcu kocasından boşanıyor. Hugh Jackman da 27 yıllık karısından 1.5 yıl önce ayrılmıştı. Ayrılmak isteyen taraflar adını saydığım ünlüler oldu. Nedeni de ‘kendileri gelişirken eşlerinin kendilerini geliştirmemesi.” Müthiş bir gerekçe. Paralel gelişim yoksa, uyum bozulur. İki kişi aynı hızda büyüyüp gelişmezse aralarındaki mesafe kavuşmaz hale gelir. İlişkileri hayat boyu ayakta tutan aşk değil; birlikte büyüme yeteneğidir. El ele yürüyecek birini bulunca, ona karşı sorumluluklarımızdan birinin de kendimize karşı duyduğumuz saygıyı ve kendimizi geliştirme hevesini korumak olduğunu unutmamak gerekiyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder