Vicdanımız sustukça Dünya biraz daha kararıyor. Gazze’de bir gazeteci öldüğünde, yas bile tarafsız kalamıyor… Fatma Hassona… Cannes Film Festivali’nde gösterilecek bir belgeselin başrolündeydi. Göremedi. Çünkü 16 Nisan’da bir hava saldırısıyla öldü.
Sinema dünyasından 350’den fazla isim, bu vahşete karşı açık bir mektup imzaladı. Ama Cannes jürisinin başındaki Juliette Binoche imza atmadı. Sebebi sorulduğunda yanıt vermek istemediğini söyledi. İşte bu durum günümüzdeki vicdan krizinin küçük bir sembolü. Zira artık ‘üzülmeyi hak eden’ acılar ‘fonlanıyor.’ Ve artık hiçbir şeye sadece ‘insanlık’ penceresinden bakamıyoruz. Oysa Filistin meselesi siyaset değil, din değil, göçmen değil, Arap meselesi de değil; bir vicdan sınavı. Papa’dan sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok ses “Bu bir insanlık dramıdır” dedi. Türkiye’de de -bu mesele dahil- tepki göstermenin kendisi bile sorgulanır halde. Bir acıya üzülmek “Şucu musun, bucu musun?” sorusuna takılıyor. Taraf seçmeden konuşmanın alanı daralıyor. Vicdan bir duruş değilmiş gibi, önce kimliğin, sonra insanlığın ölçülüyor. Cannes, yıllardır ‘seçici duyarlılığıyla’ tanınıyor. Bir yıl alkışladığı değerleri, ertesi yıl görmezden gelebiliyor. Binoche, gelen tepkiler üzerine imza listesine önceki gün katıldı... Binoche’un önce imza atmamasının ve sonra atmasının, kişisel bir tercihle alakası yok; bu durum küresel kültürün aynası.
EN BÜYÜK YENİLİK KENDİNE BENZEMEKTİR
İngiliz lüks spor otomobil devi Jaguar, geçen kasımda çıkan ve içinde otomobilinin geçmediği reklam kampanyasıyla hepimizi dumura uğratmıştı! Logosundan renklerine kadar her özelliğini ‘woke kültürü’ için yeniden markalaşma adına değiştirmişti. 24 Kasım 2024’te ‘Bir ikonun kimlik bunalımı’ yazıma konu edip irdelemiştim bu değişim macerasını. İşte Jaguar, o değişimden geri adım attı. O reklamı hazırlayan ajansla çalışmayı bıraktı. O parlak neonlar, araçsız reklamları bir heves olarak geldi geçti. Sanıyorum ki Trump yönetiminin öncülüğünde büyüyen ‘kapsayıcılık karşıtı kültür’ ikliminin altında ezileceklerini gördüler. Ama biz yine de…
Bazı ikonların, sırf yeni görünmek için kimliğinden ödün verirse geriye hiçbir şey kalmayacağını çok geç olmadan fark ettiklerini umalım. Bu sadece Jaguar’la ilgli bir durum değil. Oturmuş bir markaya, bir şirketin başına yeni bir yönetici gelir, başlar ego tatminine. Logoyu değiştirmeye kalkar, iş yapış şeklini bozmaya kalkar. Yılların oturmuş yapısını sarsar durur. Oysa oturmuş yapılardaki yönetim, bayrak devrinden başka bir şey değildir. Bu bayrağı taşıyabilme sorumluluğu başlı başına bir başarıdır. Jaguar gibi bir klasik, sırf çağın havasına uymak için eğilip bükülemezdi. Bu arada bu otomobilin klasik modeline de kişisel bir beğenim yok. Ama önemli ve ibretlik bir örnek olduğundan not düşmeye değer buluyorum. Gerçek yenilik, şekli değil, işlevi geliştirmektir. Çünkü bazı çizgiler tasarım olmanın ötesinde, bir karakterdir. Kendin kalmak, en büyük yeniliktir.
NEDİR BU LABUBU ÇILGINLIĞI?
Sosyal medya akışlarımda moda namına aylardır en çok karşıma çıkan konu, Labubu. Bu bir oyuncak.Koca koca insanlar, bu peluş oyuncak için yeni iPhone çıkmışçasına kuyruklara giriyor. Çantalarına taktıkları oyuncaklarını gururla sergiliyorlar. Yetişkinlerin sosyal medya vitrinlerini bu oyuncak süslüyor. TikTok’ta Labubu etiketli paylaşımlar yüzlerce milyonu buluyor.
Labubu, Hong Konglu sanatçı Kasing Lung’un üretimi. ‘Kör kutuda’ satılıyor. Yani ne aldığını bilmiyorsun. Bu nedenle koleksiyoncuları var. Nadir çıkan bir modeli ikinci elde 500-1000 dolara bulunuyor. Yani aynı zamanda bir ‘yatırım aracına’ dönüşmüş durumda. Türkiye fiyatları 5 bin TL’den başlıyor. Toplumsal açıdan erişilebilirliği ve gelir seviyenizi göstermenin sevimli bir aracı kendisi. Ama psikolojik bir açıklaması da var. Pandemi sonrası oyuncak koleksiyonculuğu yüzde 35 artmış! İnsanlar güvenli alanlara, tanıdık duygulara yöneldiğinden… Ama tabii orta sınıf için değil. Yüksek gelir grubunun bir terapisi. Zaten oyuncak için kuyruğa girenlerin çoğu da oyuncağın sahibi değil. Kuyruğa girecek kişiyi kiralıyorlar. Örneğin Avustralya, Singapur gibi ülkelerde Airtasker diye bir uygulama var. Bu uygulama üzerinden kuyruğa girecek kişi kiralanabiliyor… Yani Labubu’nun alametifarikası duygusal olmaktan çok, sembolik. Bugünlerde statü, sınıf ve stil, karşınıza sevimli peluş bir canavar olarak çıkabiliyor.