Sabah gözümüzü dünyaya mı açıyoruz, ekranlara mı? Ekran akışlarımızda bizi ışıltılı bir hikaye, duygusal bir itiraf karşılıyor çoğu kez. Ama artık hiçbir şeyin gerçekliğinden emin olamıyoruz.
ABD’de yeni yapılan bir araştırmayı inceledim. Amerikalıların yalnızca yüzde 41’i internette gördüklerinin doğru, gerçek ve insan eliyle üretildiğine inanıyormuş artık. Yüzde 59’u? Tamamen yanlış ya da manipülatif olduğuna inanıyor! Dahası yüzde 75’i internetin hiçbir zaman olmadığı kadar güvenilmez olduğunu düşünüyor. Çünkü sadece yüzde 30’u bir içeriğin yapay zeka mı yoksa insan ürünü mü olduğunu ayırt edebiliyor. Sosyal medya postlarının yüzde 48’i (!), müşteri hizmetlerinin yüzde 32’si, haber makalelerinin yüzde 34’ü (!) yanıltıcı bulunuyor. Yani artık sorun bilgiye ulaşmak değil. Kime ve neye inanacağımızı seçmek...
DOĞRU BİLGİ YAVAŞ GELİR
Bu veriler, dijital çağın hızının bizi nasıl perişan ettiğinin göstergesi. Bilgiye ‘anında’ erişim, haberlerin hızla, kontrolsüzce veya sadece belli kişilerin kontrolünde ve belli kesimlere yarayacak hızda yayılması... Bu hızın bedeli, güven kaybı oluyor. Kimilerinin Kızılderililere kimilerinin Meksika’daki İnka Tapınakları rehberlerine veya Himalayalar’daki Tibetli şerpalara dayandırdığı meşhur bir söz var. “Çok hızlı hareket ettik, ruhlarımız geride kaldı” derler. Bu söz, fiziksel yolculuğun yanında ruhsal dengemizi korumayı anlatır. Modern dünyada sürekli bir koşturma içindeyiz. Bu hız, bize yaramıyor. Gerçeklik algımız ellerimizden kayıp gidiyor. Kimsenin bu kadar anlık yaşamaya ihtiyacı yok. Durup soluklanmak da ilerlemeye dahildir. Bugünün insanının gerçeklikle bağlantısını koruması için bilgiye bu kadar hızlı erişmeye direnç göstermesi elzem...
MET GALA NEDİR? NE DEĞİLDİR?
Her yıl mayıs ayının ilk pazartesi gecesinde New York’taki Metropolitan Müzesi’nde bir masal başlıyor... Yani bize öyle sunuluyor. Kırmızı halı, lüks elbiseler, yıldızlar geçidi. MET Gala olarak bilinen ve müzeye bağış toplanan bu moda gecesi, tabii ki bir moda şovu olmaktan ibaret değil. Dev prodüksiyonlu bir pazarlama tiyatrosu. Örneğin bu hafta gerçekleşen galada en öne çıkan kostümlerde Marc Jacobs imzası olması tesadüf müydü? Hayır. Marc Jacobs bir Amerikan moda evi. Son yıllarda geriliyordu. MET Gala kırmızı halısında yeni bir hayat sunuldu. Çünkü sistem, kendinden olanı korur... Fransız lüks moda evi Louis Vuitton için de benzer bir çaba var. Görgüsüzlükle özdeşleşen markayı alıp elit sofraya oturtmak, modanın kutsal ligine sokmak istiyorlar. Ama nafile... Bazı etiketler o zarafeti taşıyamıyor. Bu yılki galanın teması da siyahi kültürünün öne çıkarılması, övülmesiydi. Bu temanın da moda estetiğiyle bir alakası yoktu. ABD’de yükselen ırkçılık ve ayrımcılığa karşı sembolik bir politik mesajdı. Anlayacağınız bu gala, gücün, politikanın ve imaj oyunlarının ışıltılı ve stratejik bir vitrini.
MEVSİMLERDEN SELÜLİT
Yaz kapıda. Aynalarda en çok sorgulanan şeylerden biri yıllardır selülit... Serdar Turgut’un New York’ta kadın bacaklarını incelediğinden bahsettiği yazısını okumuştum. Az selülitli bacakların seksi olduğunu söylüyordu. Çok şaşırmıştım. Tam da beden algımın yeni şekillenmeye başladığı bir dönemdeydim. Tüm dünya selülitli ünlüleri zorbalarken seksi bulan birinin olması... Ama bu yaklaşım kırılmadı. Selülit halen tatsız bir konu. Kadınların yüzde 85-98’inde görüldüğü halde! Neden bu kadar yaygın peki? Herkes mi yanlış yaşıyor?
HORMONLARIN MEYVESİ
Dermatolog Prof. Dr. Nida Gelincik Kaçar, zayıf ve fit hastalarında da olduğunu söylüyor. Çünkü selülit sadece estetik bir mesele değil. Selülit oluşumunda hem genetiğin hem de kadınlık hormonu östrojenin rolü büyük. Östrojen, yağ hücrelerinin genişlemesine ve dolaşımın yavaşlamasına neden oluyor. Bağ dokusu zayıflayınca yağ, fıtıklaşıyor ve cilt yüzeyi dalgalanıyor. Erkeklerde bu hormon çok olmadığından selülit yok. Evet iyi yaşamak, hareket etmek, su içmek, masaj yaptırmak, kremler destekleyici oluyor giderilmesinde. Ama yeterli değil. Bu noktada profesyonellerin desteği gerekiyor. Üstelik her selülit, giderilmesi gereken bir sorun da değil. Prof. Kaçar, “Eğer ağrılıysa, renk ve ısı değişikliği varsa, ödem hissediliyorsa o zaman dolaşım sağlığı sorunludur. Görüntüsünden hoşlanmayanlar için de katlanmak şart değil; teknoloji emrimizde. Endolift ve PLLA sıvı askı denilen yeni teknolojiler var. Bunlar bağ dokusunu sıkılaştırıyorlar” diyor. Yani çaresi var. Selülit, kadın olmanın izlerinden biri. Elinizden geleni yaptığınız halde tekrar ettiği zaman kendinizi suçlamayın. Hormonlarınız çalışmaya devam ettiği için sevinin.