Grand Kartal Otel'deki gibi trajediler, sadece ihmaller zinciri değil, aynı zamanda dijital dünyanın güvenilirlik krizinin de bir sonucu... Ne demek istiyorum? Otelin eksikliği ve altyapı sorunları, internette sayısız kişi tarafından dile getirilmiş.
Ama kimse bu uyarıları dikkate almamış. Neden mi? Çünkü çevrimiçi yorumların güvenilirliği artık yerlerde. Rakiplerin yazdırdığı sahte eleştiriler, parayla tutulmuş övgülerden geçilmiyor. İnsanlar kimin doğru söylediğini ayırt edemediğinden yorumlar görmezden geliniyor. Bu noktada geçen haftalarda gündeme gelen yeni bir düzenlemeden bahsedeceğim. İtalya'da otel ve restoran müşterilerinin yorumları konusuna turizm bakanlığı el attı. Sahte ve ücretli yorumların önlenmesi için bir yasa tasarısı hazırlandı. Yasa, yorum yapan kişilerin kimliklerini doğrulamasını, o mekanı ziyaret ettiklerine dair bir kanıt sunmasını zorunlu kılıyor.
SAHTE YORUMLARA SON!
Yorumların belirli bir süre içinde yapılması gerekiyor ve işletmeler, geçerliliğini yitiren ya da eski müşteri yorumlarını kaldırma hakkına sahip oluyor. Yani o eleştiriyle ilgili çözüm getirilmişse, işletmeye de onu kötü bir damga olarak taşımaktan kurtulma hakkı sağlanıyor. Ayrıca ücretli ve sponsorlu içeriklerin de yasaklanması planlanıyor! En önemli madde bu bence. Bu tür bir düzenleme yalnızca tüketici güvenini artırmakla kalmaz, işletmelerin sorumluluğunu da artırır. İtalya’nın bu adımı, küresel bir standart haline gelmeli. Zira sahte yorumlar ve içerikler de yalnızca kötü bir hizmetin üzerini örtmekle kalmıyor, telafisi olmayan sonuçlara yol açıyor.
EMPATİ, İNSANLIĞIN ZEKATIDIR!
Felaketler, yalnızca insanlığı değil, insan olmanın zayıf yönlerini de ortaya çıkarıyor. Grand Kartal yangını, bunun en acı son örneği oldu...
* Bir trajedi yaşandığında hemen kendini merkeze koyanlar, konuyla alakasız hatıralarını öne sürerek dikkat çekmeye çalışanlar... Bu davranışların alt metni, ilgi budalalığı. Daha fazlasına ihtiyaç duyan o doyumsuz etkileşim bağımlılığı...
* Sonra acıların orantısız ve haksızca yarıştırıldığı o rahatsız edici dil... Los Angeles'taki yangınlarla Grand Kartal yangınını karşılaştırmak, felaketlere yüklediğimiz anlam karmaşasını daha da büyütüyor. Bir tarafta tahliye için saatler, geniş alanlar, şehir altyapısı; diğer tarafta sabaha karşı uykuda alarm bile çalmadan yangına yakalanan insanlar. Bu karşılaştırmalar, çaresizliği artırmaya ve "Biz zaten her felakette mahkumuz" algısını pekiştirmeye çalışıyor!
Felakette THY çalışanı Zehra Sena Gültekin, eşi ve üç çocuğuyla vefat etti.
ÖLÜYE SAYGI ECDADININ TOPRAĞINDAYIZ
* Otel yanarken yan pistlerde kayak yapmaya devam edenlerin duyarsızlığı, sadece onların ayıbı mı? Çoğu turist olduğu söylenen bu kişiler milli acıya en ufak bir saygı göstermemişken "Bugün de kaymayıverin" diyemeyen bir işletme, helal para kazandığını iddia edebilir mi?
* 100-200 bin dolarlık bir sprinkler sistemi eksikliği en az 79 insan hayatına mal oldu. Güvenlik bir lüks değildir oysa. Otelin geceliği 30 bin TL değil 1000 TL olsaydı da güvenlik sağlanmalı (Ayrıca çocuğunu kayak tatiline götürmek, sevdiğinle kayak tatili yapmak lüks veya zengin sınıf keyfi değildir zaten. Ölen 'beyaz yakalılara' bakınca bunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Bu sınıfsal kin de apayrı bir zihniyet çarpıklığı). Zayıflık ve zaafiyet bu ayrıştırıcı, empati yoksunu algıda gizli. 'Büyük felaket', insanlığın empatiyi yüzeysel bir duygudan öteye taşıyamaması, ihmallere duyarsız kalması, 'bir story atınca rahatlamasıyla' başlıyor.
Donald Trump’tan ‘Aile Yılı’ açılımı ve First Lady’nin görsel hiyerarşisi
Aslında bugünkü köşemi ABD'deki yönetim değişikliğinin sosyo kültürel şifrelerine ayırmaya niyetliydim... Bu üstteki yazıyı yazmamış olmayı dilerdim... Kısaca notlarımdan küçük bir kısmı paylaşıyorum. Donald Trump, 20 Ocak'taki Başkanlık Yemin Töreni’nde yine çocuklarını ön planda tuttu. Yardımcısı JD Vance de öyle yaptı. Hatta Vance'in çocuklarının sıkılan halleri ortama neşeli görüntüler kattı. Bu görüntüler, kasıtlı olarak indüklenmişti. Trump, ilk konuşmasında "İki cinsiyet vardır: Kadın ve erkek" açıklamasıyla 'bozulan' aile değerleri ve kadın erkek ilişki dengesini yeniden inşa sürecini ilan etti. Aile görüntüleriyle, idealindeki Amerikan ailesi mesajını verdi. Kamala Harris'in kıllı koltuk altıyla poz veren üvey kızından, Biden'ın Beyaz Saray'daki elbise giyen erkek stajyerleri görüntülerinden sonra bir 'normalleşme' dalgası yaratacağını gösterdi. Melania Trump'ın şapkalı takımının meali; görsel hiyerarşidir. Fotoğraf karesinde dünyanın en zengin adamları arasında 'dokunulmazlığını' ilan ederek parlayan Melania, Beyaz Saray'daki sessiz güç olduğunu da ilan etmiş oldu. Görsel hiyerarşi, yalnızca estetik bir tercih değildir; güç dengelerini inşa eden bir araçtır. Gözlerini saklayan First Lady, herkesin bu hikayeye dahil olmasını engelleyici bir güç unsuru olarak konumlandırıyor kendini.