Rükzan SağırHakikatin modası nasıl geçti?

HABERİ PAYLAŞ

Hakikatin modası nasıl geçti?

Bir şeyi savunduğunuzda kaynak gösterme ihtiyacı duyan, o nahif, nesli tükenmek üzere olan insanlardan mısınız? Sırf bu sebeple birileriyle ciddi meselelerde sohbet edemez hale gelmiş olabilirsiniz.

Hakikatin modası nasıl geçti

Çünkü bugün artık “Bu bana mantıklı geldi” ifadesi, yeterli bulunabiliyor, farkındaysanız. Bilgi, his kadar hızlı yayılamaz. Ama hisler, bilgi gibi davranabiliyor. Nature Human Behaviour dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, bu değişimi somutlaştırmış. Almanya’nın Konstanz Üniversitesi’nde David Garcia ve ekibi, 1879 ile 2022 arasında ABD Kongresi’nde yapılan 8 milyon konuşmayı taramış. ‘Kanıt’, ‘veri’, ‘analiz’ gibi kelimeler yıllar içinde giderek azalırken, ‘hissediyorum’, ‘inanıyorum’, ‘şüpheliyim’ gibi sezgisel ifadeler artmış...

Haberin Devamı

Hakikatin modası nasıl geçti

1970’lerden itibaren bu artış hızlanmış. Yani artık ne söylendiği değil, nasıl hissedildiği konuşulur olmuş. İşin ilginci, ‘bir meselede ne kadar az kanıt varsa, o kadar çok konuşuluyor’ verisi. Ne kadar az bilgi varsa, o kadar büyük ifadeler kullanılıyor. İnsanların ‘içine doğuyor’, ‘malum oluyor’. O duyguyu sana geçirmek istiyor. Çünkü ne hissettiğinle oynayabilirse, ne düşüneceğini yönlendirebilir. Zira kanıtlar, müzakereyi mümkün kılar. “Bu veriyi şöyle değerlendirelim” demek yerine “Bu size mantıklı geliyor mu?” demek daha kolay. Birden hayat sadece sezgisel ilerlemeye başlıyor. Her bireyin kendi ‘doğrusu’yla yaşadığı yankı odası işte böyle oluşuyor. Oysa toplumları bir arada tutan şey, ‘ortak gerçekleri’ değil midir? Belki de artık kimse gerçeği duymak istemiyordur.

Hakikatin modası nasıl geçti

HARVARD’DA NELER OLUYOR?

Dünyanın en köklü ve elit okullarından Harvard Üniversitesi… ABD yönetimiyle karşı karşıya geldi. Trump, Harvard’a neden bilenmiş olabilir? Birlikte bakalım. Trump yönetimi, Harvard’dan kampüste maske kullanımını yasaklaması, eylemcilerin kimliklerinin tespiti, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını kapatması, uluslararası öğrenci alım kriterlerini değiştirmesini istiyor. İstiyor da istiyor. “Kabul etmezsen 2 milyar dolarlık fonlarını keseriz” dedi. Harvard, 72 saat içinde tüm talepleri reddetti, fonların kesilmesine göz yumdu. ABD siyasetinde, yargıda, lobilerde ve medya ağlarında Harvard mezunlarının etkisi belirleyici. Dolayısıyla bu baskı yalnızca bir üniversiteye değil, sistemin kendisini şekillendiren yapıya yönelikti. İyi de Trump yönetimi okulun genetik koduna müdahale edecek cüreti nereden buldu? Şuradan buldu… Harvard, Filistin’i destekleyen eylemcilere karşı kendi içinde soruşturma başlattı, akademisyenleri görevden aldı, çok sert bir tutum gösterdi. Ama bunu Trump’ın paşa gönlünü memnun etmek için yapmadı. Kendi bağışçılarından gelen baskılar nedeniyle yaptı. Trump yönetimi bunu biraz yanlış anladı… Harvard’ın bağışlar sayesinde itaat edebildiğini düşünüp fonları kesme kartını oynadı.

Haberin Devamı

‘MESELE PARA DEĞİL’

1995’te Sosyal Bilimler bölümünü dereceyle bitirmiş Harvard mezunu Sinan Kurmuş’la bu konuyu konuştuk. “Bu kriz, yalnızca otoriter bir yönetimle bir üniversite arasındaki çekişme değil. İki farklı grubun alışılmadık bir çıkar birliği var. Bir yanda, elit üniversitelerden dışlanmış hisseden, ekonomik güvencesizliğe sürüklenmiş ve kültürel olarak öfkesini büyütmüş orta sınıf Trump seçmeni. Diğer yanda kültürel iktidarını kaybettiğini düşünen, muhafazakar, zengin ve nüfuzlu elitler. Bu iki grubun ortak menfaati, Harvard gibi kurumların diz çöktürülmesi. Fon baskısı da bunun aracı. Harvard geçen yıl 6.5 milyar dolar harcadı. Bunun sadece yüzde 16’sı federal fon. 53 milyar dolarlık vakfiyesiyle yüzde 10’luk bir daralmayı rahatlıkla atlatabilir. Pandemide yaptığını yapar, işe alımları dondurur, tahvile çıkar, projeleri askıya alır. Acıtır ama batırmaz. Yani mesele para değil. Mesele, 400 yıllık bir kurumun 4 yıllık bir yönetim karşısında nerede duracağı. Harvard teslim olursa, bu yalnızca üniversitenin değil, sistemin diz çökmesi olur” dedi. Yani görüldüğü üzere ortada bir kahramanlık falan yok.

Haberin Devamı

Hakikatin modası nasıl geçti

İNTİKAM UYKUSUZLUĞUNA KARŞI HARF TERAPİSİ

Gece uykuya dalmak konusunda çok fazla zorlanan insan olduğunu biliyorum. Özellikle beyaz yakalılarda ‘intikam uykusuzluğu’ diye bir salgın var. Gündüz, vakitlerini kendileri kontrol edemedikleri için gece bunu telafi etmeye çalışarak benliklerine saygılarını koruma refleksiyle uykusuz kalıyorlar... Çok anlaşılır bir durum... Ben bir uyku gurmesi olduğuma inanıyorum (şaka). En kaliteli uykuyu almakla ilgili geliştirilen teknikleri takip etmeye ve uygulamaya çalışıyorum çünkü. Esas mesele, bedeni değil, düşünceleri uykuya geçirmek, serbest bırakmak. Bu konuda yeni bir hileyle tanıştım: Cognitive shuffling. Zihinsel karmaşa diyebiliriz. Yatınca rastgele bir harf seçiyorsunuz. Örneğin, A harfi. Birkaç saniyede bir o harfle başlayan kelimeleri aklınıza getiriyorsunuz... At, Ay, akşam, Ankara, ananas, acıbadem... Sanki bir kart destesi karar gibi. İşte bu, beynimizin rasyonel düşünme modundan çıkmasına yardım ediyormuş. Yani sürekli analiz yaparak ayık kalan zihni, hayal moduna sokuyoruz. Harvard Üniversitesi’nden Dr. Rebecca Robbins, bu yöntemin özellikle günün yorgunluğundan kopmakta zorlanan kişiler için işe yarayabileceğini söylüyor. Umarım faydasını görürsünüz!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder