Konaklama hizmetlerindeki sürdürülebilirlik adı altında sunulan deneyim, iyi niyetli olmayan işletmelerce hizmetten arındırılmış bir antihizmete dönüşmeye başladı. Bunu Roma’da beş yıldızlı bir otelde de Ege’de de deneyimlemiş biri olarak söylüyorum.
Eksiklikleri sorgulamak sizi bir anda ‘iklim düşmanı’ pozisyonuna sokup suçluluk duygusu getirir oldu. Bir dönem özellikle butik otellerin benimsediği ‘ihtiyacın kadar’ hizmet anlayışı, sürdürülebilirlik anlayışıyla lüks otellerde de el üstünde tutulur olmuştu. Ancak bu rüzgar uzun sürmedi. Çünkü bugünün insanı, özellikle gençleri ‘karar verme’ yorgunu. Bir otele gidince istiyor ki en uygun bütçeyle maksimum keyif yapabilsin. Gün içinde çözmesi gereken meselelerden uzakken çözmesi gereken yeni dosyalar açılmasın. Bu nedenle, her şey dahil (HŞD) tatiller yeniden sahneyi aldı. Veriler de açıkça bunu söylüyor. 2018’den bu yana HŞD rezervasyonları her üç-dört yılda bir iki katına çıkmış. 2022’de seyahat acenteleri aracılığıyla yapılan rezervasyonlarda oran yüzde 15, 2025’te de yüzde 30’a yükselmiş. İngiltere merkezli Advantage Travel Partnership’in raporundan.
NASIL KIYMETLENDİ?
Yani bir zamanlar sadece açık büfeler, sınırsız içecek ve her gece dans gösterisiyle anılan, sadece ailelere uygun ama ruhu olmayan HŞD sistemi artık yeni bir çağ yaşıyor. Hyatt Inclusive Collection, Ikos, Sani ve Rixos gibi üst segment zincirler de bu sistemi sahipleniyor. Z kuşağının ‘deneyim odaklı’ beklentileri bu dönüşümde büyük rol oynuyor. Sadece güneş, plaj, yemek değil; kültürel turlar, açık büfe yerine gurme restoranlar, sağlıklı yaşam etkinlikleri, müze girişleri, otel dışı restoranlarda yemek seçenekleri de pakete dahil oluyor.
Çünkü tatil artık bir kaçış olmanın ötesinde, zihinsel bir kapanma, plan yapmama, karar vermek zorunda olmama lüksünü ifade ediyor. Üstelik ekonomik dalgalanmaların ortasında insanlar sabit, öngörülebilir maliyetin değerini daha iyi anladı. Tatil süresi kısaldı, maliyet arttı. Bu değişimi yeni nesil HŞD’nin en iyi temsilcilerinden olan DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Genel Müdürü Celil Kırmızı şöyle anlatıyor: “Pandemi sonrası dönemde misafirler, tatillerinde daha kontrollü, güvenli, zahmetsiz deneyimler aramaya başladı. Her şey dahil konsepti de tam bu noktada tüm hizmetlerin tek çatı altında sunulmasıyla beklentilere güçlü ve pratik bir çözüm getirdi. Plan stresi olmadan, sadece keyif yapabilecekleri bir tatil deneyimi daha değerli hale geldi.”
CANNES’DAKİ ALKIŞLARIN ŞİFRESİ
Cannes Film Festivali’ndeki filmlerin alkışlanma hikayesini hep merak ederdim. Gösterim sonrası filmlerin bazısı 10, bazısı 5 dakika ayakta alkışlanıyor. İşte o da tiyatral bir dümen çıktı. Guardian yazarı Adam Mars-Jones, alkışlama anlarındaki tespitlerini paylaşmış. Gösterim sırasında salondan ayrılanlar olsa bile salonun tüm sıraları film sonuna hazır hale getiriliyormuş. Ön sıraları mutlaka dolu tutuluyormuş ki yukarıda oturan ‘VIP’ler bakınca herkes ayakta alkışlıyor gibi görünüyormuş. Salonun önünde oturunca kolay kolay çıkamıyorsunuz çünkü... Jones, bunu parti kongresi havasına benzetiyor. Oyuncuların kendi performanslarını alkışlaması da ayrı bir ironi. Bu tuhaflığın farkında olduklarından hep gözlerini kaçırıyorlar. Herhalde biriyle göz göze gelseler film kopar. Kahkaha tufanı... Yani Cannes’da alkışlamak da sadece topluca yapılan bir performans...
DIŞARIDA YEMEĞE ÇIKIP YEMEME AKIMI...
Dışarıda yemeğe çıkmak, yemek sipariş etmek, onun yeneceği anlamına gelmiyor artık. Şehirlerdeki hava böyle. Masalar dolu, şık tabaklar söyleniyor. Ama çatal bıçak sesleri zayıflamaya başladı. Tıka basa yemek zaten görgüsüzlüktü. Herkes birkaç lokma yiyip doyuyor. Az yemenin nezaketi yaygınlaşıyor. Yaz öncesi zayıflama sırları malum iğneler... Şimdilerde küçük porsiyonlar, artan tabakları paket yaptırmak ve garsonlara yapılan nazik açıklamalara siz de daha sık denk gelebilirsiniz. Bu iğneyi kullananların iştahları kesildiğinden tabaklarına pek dokunmuyor ve artan yemeği hep paket yaptırıyorlar. Yani eğer tabağınızı bitirmiyorsanız, otomatik olarak garsonlar ve sizi izleyen gözler, bu yöntemi kullandığınızı varsayıyor olabilir... Restoranlar da belki porsiyon ölçülerine yakında yeniden bir düzenleme getirebilir. “İştah kontrolü kullananlara özel menü” adı altında.