Bundan 3 ay önce, bir zümre, bir şehir, bir ülke değil tüm dünyanın, hepimizin topluca eve kapanacağını, alışverişe dahi gidemeyeceğimizi, maske ve eldiven takmadan en zaruri ihtiyaçlarımız için bile dışarı çıkamayacağımızı bir kahin gelip söyleseydi, ne yapardık?
Günlerce, aylarca tek konumuzun sağlık olacağını, yani aslında hayatın koşturmacası içinde pek de önemsemediğimiz sağlığımızı korumak ve hayatta kalabilmek için evlere kapanacağımızı, çocukların uzaktan eğitim alacağını, ‘pandemi’ denen terimin günde yaklaşık 100 cümleye özne olacağını, biri gelip söyleseydi güler geçerdik öyle değil mi?
İnanması güç bir durumu yaşamak, o çok sıkıldığımız günlük rutinlerimizi özlemek de varmış kaderde…
Nereden ve nasıl başımıza musallat olduğu hala tam olarak çözülemeyen corona virüs sebebiyle tam 75 gündür evdeyiz. İlk vakanın haberini izlediğimiz ve hepimizin uykularını kaçıran, kara basan gibi üzerimize çöken ‘Şimdi ne olacak?’’ sorusunu kendimize soralı tam 75 gün oldu.
Peki hiç düşündünüz mü, neler değişti bu 75 günde?
İlk günler, karmakarışık korku ve panik halleriyle beraber, zaten günlük trafik, iş stresi gibi bize yorgunluk veren tüm o telaşların bitmesi, bedenimize iyi gelse de ruhsal gerginlik, ekonomik kaygılar, gel-gitli ruh hali derken biz annelerin tüm odağı, pandeminin ikinci haftası itibariyla ‘uzaktan eğitim’ oldu.
Aynen pandemi gibi, bir bilinmez olan ‘uzaktan eğitim’in, ne kadar süreceği, yeterli olup olamayacağı soruları hepimizin beynine damara hücum eden kan gibi pompalandı.
Her okul kendi formülünü geliştirdi; memnun kalan veli kadar tatmin olmayan da oldu elbet..
Bana sorarsanız hem Milli Eğitim hem okullar çok büyük başarı elde ettiler bu dönemde.
Bireysel olarak kendi hayatlarında da pandemi yaşayan, hepimiz kadar kendi hayatları için de dikkat etmeleri gereken bu dönemde, gece gündüz bilgisayar başında öğrencileri için ders notları hazırlayan, bu döneme kadar bilgisayar kullanması çok gerekli olmadığı halde, bir anda öğrencileri ile bir arada olabilmek için bir hafta içinde profesyonel bilgisayar kullanıcısı olacak kadar çok çalışan, öğrencilerden gelen ödevleri okuyup mail trafiğinde kendini kaybeden, müfredatın gerisinde kalmamak için çabalayan tüm öğretmenlerimize, okulların yönetim kadrosuna ve milli eğitime, iki çocuk annesi bir veli olarak teşekkür etmek istiyorum.
Zor bir süreç ama o kadar yazacak konu birikti ki... Bol bol hasret gideririz artık burada. Siz de bana yazın olur mu, nelerden bahsetmemi isterseniz..
Sevgiyle ve sağlıkla kalın..