Sınırlar artık bir çizgiden ibaret...
Bir virüs bize yeniden insan olmayı öğretti...
Aldığımız nefesin ortak olduğunu…
Harcayamadıktan sonra paranın sadece kağıt olduğunu...
Ölümde araya adam sokulamadığını… Azrail de rüşvet alsaydı, ne olurdu bu garibanın hali? Herkesin bir de ölümünü yüklenirdi omuzlarına sevdikleri uğruna.
Ne çok özletti bu virüs, her gün şikayet ettiğimiz o rutin hayatı bize.
Sokakta yürürken çalınan ıslığı...
Rüzgarın, denizin tuzunu yüzümüze bırakışını...
Dostla içilen kahveyi, edilen sohbeti...
Elini sıkmayı, anlaştığımız bir insanın...
Sevdiklerimize sarılmayı...
Bir bardak ince belli çayın etrafında buluşmakmış asıl zenginlik, onu anladık...
Bazen meşgule verdiğimiz insanların, bir “alo” demesinin ferahlığını hissettik…
Kendimizi nasıl yalın bıraktığımızı,
Nasıl ötekileştirdiğimizi anladık aslında...
Aç kalma korkusuyla hissettik Afrika’nın kanıksanmış dertlerini…
Ölüm korkusu sarmış sokaklarda anladık Irak’ı, Suriye’yi, Afganistan’ı…
Bir yerde okumuştum, şöyle diyordu, meğer ne doğruymuş...
“Bir gün herkes, arkadaşlarıyla son kez dışarıda buluştu, ve kimse fark etmedi...”
Şimdi içimizde, ezan sesiyle evlere girdiğimiz o çocukluk akşamlarının burukluğu...
Biraz muhasebe geleceğe dair...
Daha çok yaşamak...
Daha çok sevmek, sarılmak...
Koşmak, taşmak, bazen durmak, kendinle kalmak...
Bazen kalabalıklara karışmak...
Tüm bu siz - biz - sen - ben ayrımlarını bir kenara bırakmak...
Hiç bir kuvvetin yapamadığı şeyi, gözle görülemeyen bir virüsün yaptığını görerek, birbirimizin yaralarını sarmak...
Biz buyuz, hep buyduk...
Camiler aş evleri açıyor...
Cem Evleri erzak dağıtıyor...
Kiliseler kampanyaya para bağışlıyor...
Herkes camlarda sağlıkçıları alkışlıyor...
Gençler 65 yaş üstü için alışveriş yapıyor...
Küba, zamanın sömürü ülkelerine doktor gönderiyor...
Türkiye Batı ile tıbbi malzemelerini paylaşıyor...
Amerika Çin ile işbirliği yapıyor...
Muhafazakarı, demokratı, solcusu, sağcısı, liberali...
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Boşnak, Ermeni, Rum, Yahudi...
Biz, bu koca gökkuşağının renkleri...
Çocuklarımıza anlatacağımız kadar parlak bir gökyüzü için...
Yan yanayız...
Bir yağmur yağacak...
Temizlenecek tüm acılar, hastalıklar, kederler...
Geride kalacak tüm sen’ler, ben’ler, siz, biz, ne varsa içinde ötekilik olan...
Ve biz, toprak kokusunda buluşacağız, hep birlikte...