Selin Çakar ‘Maval’ değil ‘masal’ dinlemek istiyoruz
HABERİ PAYLAŞ

‘Maval’ değil ‘masal’ dinlemek istiyoruz

Haberin Devamı

"Ahh..." diyordu şair.

"Bir tebessüm olup ilişsem dudağının kenarına,
Usulca süzülsem cennet kokan boynuna,
Bir savursan saçlarını rüzgara,
Dünya üzerindeki tüm kötülükler,
Diz çökerdi güzelliğin karşısında."

İnsanlar neden film ya da dizi izler hiç düşündünüz mü? Çünkü bir başka dünyanın kapısı aralanır gözünü ayırmadığı o camın ardında. Hayalindeki adam, rüyalarına giren kadın, yıllardır beklediği aşk, düşlediği hayat oradadır çünkü. Herkes bir kahraman seçer kendine ve o kahramanı seyrettiği sürece kendini o kahramanın bedeninde görür. Dolayısıyla da insanların hayallerine açılan kapıyı çalamazsanız yaptığınız iş izlenmez.

Yukarıda kısacık bir şiir paylaştım. Şimdi o şiirin mısralarının arasından kaç hikaye doğar kim bilir? Kaç ayrılık acısı, kaç özlem, kaç kavuşma anı anlatır başından sonuna? Biliyorum. Siz de benim gibi ‘bir savursan saçlarını rüzgara’ mısrasında kendinizi rüzgarda saçlarınız savrulurken hayal ettiniz değil mi? İşte tam da budur ‘kalemin gücü’. Biri öyle bir cümle kurar ki sıyırıp alır seni tüm gerçeklerinden. Oysa basittir yaptığı; boş bir kağıda bir kalemle bir kaç kelime yazmıştır sadece. Ama yetmiştir ruhunu bedeninden ayırmaya. Sessizce okuduğumuz bir dörtlük bile üzerimizde bu etkiyi yaratırken hem izlediğimiz, hem duyduğumuz, hem de bizi hayallere sürüklesin diye hazır ve nazır beklediğimiz dizilerin bir çoğu aynı etkiyi yaratmanın çok uzağındalar. Hala kamyon arkası yazılarından hallice replikler duyuyoruz. Hala canlandırdığı karaktere kendisi bile inanmayan performanslar izliyoruz. Kopyala yapıştır ya da uyarlama konusunda çok iyiyiz ama iş üretmeye gelince tıkanıp kalıyoruz. Üretemediğimizden de değil üstelik, üşendiğimizden yapmıyoruz.

Off şimdi kim kitapları karıştıracak da duyulmamış bir şiirin, can alıcı bir mısrasını alıp replik diye yazacak değil mi? (Elbette senaryosunun her kelimesini özenle yazan her kalemi bu söylediklerimin dışında tutuyorum.)

Ama unutmamak gerekir ki bizler de seyirci olarak ‘maval’ değil ‘masal’ dinlemek istiyoruz.

Bir de şarkı sorunsalımız var

Sezen Aksu şarkıları şarkı olalı böyle zulüm görmedi zannımca. Elbet aşk acısı çeken herkes mutlaka bir Sezen şarkısı dinlemiştir, kabul. Ama artık biraz değişiklik hiç fena olmaz. Bilindik şeylerden bilinmediklere doğru yumuşak bir geçiş yapsak çok makbule geçecek.

Hemen burada bir parantez açayım. Mesela ‘İçerde’ dizisinde büyük bir zevkle dinlediğimiz bir Erkin Koray şarkısı olan ‘Tek Başına’yı daha önce hiç duymamıştım. Şarkının sözleri öyle güzel bütünleşmişti ki hikayeyle hiçbir şekilde seyirciyi hikayeden koparmıyordu.

Bu durumun bir başka belirgin örneği ise Kiralık Aşk dizisinde yaşandı. O güne dek pek de duymadığımız ‘Muhtemel Aşk’ şarkısı dizinin 27. bölümünde kullanıldıktan sonra tam anlamıyla patladı.

Ve aklıma en çok kazınanlardan bir diğeri Poyraz Karayel’de İlker Kaleli’nin muhteşem performansı eşliğinde dinlediğimiz ‘Doktor’ şarkısıydı. Demek ki gerçekten isteyenler bu konuda da çok isabetli seçimler yapabiliyormuş.

Mesele ayırt etmekse...

Evet mesele iyiyi kötüyü ayırt etmekse rahat olun seyirci bunu gayet iyi bir şekilde yapıyor. Üzerine titrenerek yazılmış, çekilmiş ve oynanmış dizileri çok rahat bir şekilde ayırıp, sahipleniyor.

Yeter ki seyrettiği şey ruhuna dokunabilsin, hayal dünyasının kapılarını aralayabilsin.

Hepimize iyi seyirler.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder