Serpil Dokurel “Bir gün hepimiz kanser olacak mıyız?”
HABERİ PAYLAŞ

“Bir gün hepimiz kanser olacak mıyız?”

Hepimizin de bildiği üzere asrın hastalığı olarak bilinen kanser, her yıl 10 milyona yakın can alıyor. Artık önüne geçilemeyen, bulaşıcı bir hastalık gibi tüm dünyayı saran kanser hastalığına dikkat çekmek için 4 Şubat tarihi Dünya Kanser Günü olarak belirlendi. Peki, kanser hakkında neler biliyoruz? Dikkat edersek kanser olmama gibi bir şansımız var mı? Benim en çok kendi kendime düşünüp sorduğum sorulardan birisi de şu: “Bir gün hepimiz kanser olacak mıyız?” Annesi de babası da kanser hastalığı geçirmiş birisi olarak bu hastalıktan korkmamız ve dikkat etmemiz gerektiğini en içten duygularımla belirtmek isterim… Dünya kanser günü olarak ilan edilen bugünde değerli hocamız Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş’a kanserle ilgili neyi merak ediyorsam sordum.

Haberin Devamı

• 4 Şubat Dünya Kanser Günü hastalığa karşı toplumsal bilinci artırmak ve dikkat çekmek için belirlenen bir gün. Bugün özelinde neler söylemek istersiniz?

Kanser modern çağın vebası haline geldi. Kanser vakalarındaki bu patlamanın esas sorumlusu toksik beslenme modelimizdir. Sadece basit bir adım atarak ve soframızı bu zehirlerden arındırarak vakaların çoğu önlenebilir. Kanser konusundaki farkındalığı artırmaya yönelik bir günde kanseri önlemede beslenmenin önemi mutlaka vurgulanmalı!

• Sizce kanser tedavi edilemeyen bir hastalık mıdır?

Agresif kanserlerde bile hastalığın seyri yavaşlatılabilir, hatta tam şifa ile iyileşmek mümkündür. Pek çok kanser türünde hastanın beslenmesi düzenlenerek, bağışıklık sistemini destekleyici tedaviler ve kanserde etkisi kanıtlanmış bitkisel takviyeler kullanılarak, yani fitoterapi desteği ile kanser tedavi edilebilir. Son yıllarda tüm dünyada kanser tedavisindeki genel eğilim immünoterapi, yani bağışıklığı destekleyici tedavilerdir. Kanser teşhisi konan hastaların beslenmesinin düzenlenmesi de son derece önemlidir. Bu, tedavinin maalesef genelde göz ardı edilen en önemli kısmıdır.

• Kanser vakalarının çok yaygınlaşmasının sebebi nedir?

Sorun beslenme modelimizde. Evet, tabii ki çevre kirliliği, endüstriyel atıklarla kirlenen su kaynakları da probleme katkıda bulunuyor, ama esas sorun yediklerimizin içindeki toksik maddeler, zehirler. İçinde yaşadığımız çevreyi, dünyayı değiştirmek zor, ama ne yediğinize siz karar veriyorsunuz. Sofranızı zehirlerden arındırmak sizin elinizde. Biz endüstriyel olarak üretilmiş yiyecekleri tükettikçe, gerçek besinlerden uzaklaştıkça kanser vakaları da aynı hızla artmaya devam edecektir. Marketten aldığınız meyve suyuna renk vermek, cipslerin, kahvaltılık gevreklerin çıtır olmalarını sağlamak, yoğurdun bozulmasını önlemek, yiyeceklerin raf ömrünü uzatmak için kullanılan kimyasalların toksik olduğu, kanserojen etkileri biliniyor. Yiyecek endüstrisinin en sevilen şeker türünü ele alalım mesela: Nişasta bazlı şeker. Tüm şekerler içinde en zararlı şeker formu olan NBŞ’nin kanserle ilişkisi pek çok çalışmayla ortayla konmuştur. Aslında toksik beslenme modelimiz göz önüne alındığında hepimizin kanser olmaması mucize!

Haberin Devamı

• Doğru beslenerek birçok kanser türünün önüne geçilebileceğini söylüyorsunuz. Peki nasıl olmalı bu beslenme? Neler tüketmeliyiz?

Yaşayan bütün organizmalar gibi vücudumuz da devamlı dejenere, yani kanserli hücreler üretir. Ama bağışıklık sistemimiz bu kanserli hücreleri yok etmek için tasarlanmıştır. Ona destek verirseniz bu sistem etkin bir şekilde çalışır. Ona destek vermenin yolu ise gerçek besinlerden geçiyor. Ama biz ona destek yerine köstek olursak kanser de dahil olmak üzere tüm hastalıklara davetiye çıkarmış oluruz.

Haberin Devamı

Kanserden koruyan bir beslenme modeli için ilk yapmanız gereken önce şekeri ve vücudun şeker olarak algıladığı bütün basit karbonhidratları (ekmek, makarna gibi un mamullerinin tümünü) hayatınızdan çıkarmak olmalı. Kanser teşhisi konmuş hastalarımda ilk tavsiyelerimden biri budur. Şeker ya da vücudun şeker olarak algıladığı besinler tükettiğinizde vücudunuz daha fazla insülin hormonu üretir –bu hormonun enflamasyonu ve kanseri tetiklediği biliniyor. İşte kanserden korunmanın en basit yolu!

Mevsimsel beslenmek de çok önemli. Serada yetişmiş sebzeler, meyveler bol miktarda tarım ilacı içerirler. Diyetiniz halis tereyağı, soğuk sıkım zeytinyağı, serbest gezen tavuğun eti, yumurtası, merada yayılmış hayvandan gelen sakatat gibi gerçek besinlerden oluşmalı. Kemikli etle pişmiş yemekler, işkembe, paça çorbası, ciğer gibi besinlerin bağışıklığı destekleyen besin maddeleri içerdiğini biliyoruz. Bizim zararlıdır diyerek yıllardır sırt döndüğümüz bu geleneksel şifa kaynaklarını yeniden keşfetmemiz gerekiyor. Son yirmi yılda ev yoğurdu, ev turşusu, sirke, kefir gibi fermente besinlerin içindeki probiyotiklerin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi üzerine pek çok araştırma yapıldı. Görünen o ki bağırsak floramızda yeterli probiyotik olmadığında bağışıklık sistemimiz etkin bir şekilde çalışamıyor.

• Kanseri önlemede etkisi kanıtlanmış, anti-kanser etkileriyle diğerlerinin önüne geçen bazı besinler var mı?

Mevsiminde yenen her sebze, meyve bağışıklık sitemini destekleyen, vücudun kanserli hücreleri yok etmesini sağlayan özel bitkisel bileşenler içerir, ama bazı besinler var ki kanseri önlemede, hatta kanser oluştuğunda hastalığın seyrini geri döndürmedeki etkileriyle ön plana çıkıyorlar. Mesela brokoli. Brokoli bol miktarda sülforafan içerir. Bu maddenin özelliği kansere yol açan hasara karşı hücreleri koruma altına almasıdır. Brokoliyle aynı aileden olan karnabahar ve lahana da sülforafan içerir, ama çalışmalar bu bileşenin en etkili formunun brokolide bulunduğunu gösteriyor. Sarımsak ve avokado da güçlü anti-kanser bileşenler içerir. Sonra zerdeçal var. Bu kök bitkinin vücuttaki enflamasyonu azaltmak, tümörleri baskılamak ve kanserli hücrelerin çoğalmasını önlemek gibi etkileri var. Zerdeçal kanser tedavisinde de ön plana çıkan mucize bir bitkidir. Zeytin ve zeytinyağı birer süper besindir. İçlerindeki oleik asit, hidroksitirosol, tirosol gibi güçlü antioksidanlarla kansere karşı etkili bir savunma hattı oluştururlar.

•Kansere yakalanmamak için neler yapabiliriz? Kanseri önlemede faydası olan besin takviyeleri var mı?

Öncelikle gerçek besinler tüketecek, sebzeyi, meyveyi mevsiminde tüketeceksiniz. Tabii diyetinizi sağlık için elzem bazı vitamin ve mineraller desteklemek de çok önemli. Bunların başında D vitamini geliyor. D vitamini kanserden korunmada, bağışıklık sistemini formda ve güçlü tutmada son derece önemlidir. Son yıllarda giderek artan kanser vakalarının ardında yatan önemli faktörlerden birinin güneşten kaçınmak olduğunu gösteren birçok araştırma var. Maalesef D vitamini eksikliği son derece sık rastlanan bir sorun. Eksikliği söz konusu ise mutlaka takviyelerle desteklenmesi gerekiyor. D vitamini rezervinizi dolu tutarak kansere karşı güçlü bir koruma sağlayabileceğinizi gösteren pek çok çalışma var. Bir araştırmaya göre D vitamini, aralarında pankreas, yumurtalık, prostat, akciğer ve cilt kanserlerinin de olduğu 16 kanser türüne karşı koruyucu etkiye sahip.

Omega-3 yağ asitleri de çok önemli. Japonya, Alaska ve Grönland gibi bol miktarda omega-3 zengini balık tüketen toplumlarda kanserin az görülmesi dikkatleri bu değerli yağ asitlerine çekti. O günden bugüne omega-3’ün sağlıklı yaşam için elzem olduğu, kanserden koruduğu pek çok bilimsel yayınla kanıtlandı. Herkes, özellikle de ailesinde meme kanseri olanlar, omega-3 yağ asitlerinin koruyucu gücünden mutlaka faydalanmalı. Geniş kapsamlı bir araştırmanın bulgularına göre omega-3 yağ asitleri meme kanserine yakalanma riskini % 30 azaltıyor. Ayrıca, omega-3 yağ asidi takviyesini D vitamini ile birlikte almanın östrojene duyarlı meme kanserini önlemede daha büyük fayda sağladığı yolunda bilimsel bulgular var.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder