Yıl 2025 ama cadılıktan, cadılık eğitiminden falan bahsediyoruz. Neyiz biz, orta çağda falan mı yaşıyoruz? Hobbit’leri de görecek miyiz mesela! Hayır, olan bitenle dalga geçmiyorum, sadece şaşkınım... Belgrad ormanında kaybolan ve maalesef yaşamını yitiren Ece Gürel vakası ile öğrendik ki, Türkiye’de cadılık eğitimi veriliyormuş! Ne diye veriliyor bu eğitim peki? Astroloji (burçlar, gezegenler, horoskop), tarot, simya (tütsü, mum, iksir yapımı), frekans çalışmaları (taşlar, bitkiler, sesler) ile insanları ruhsal olarak tedavi etmek için. Günümüzde ‘Witchcraft’ ya da ‘modern cadılık’ olarak bilinen bir öğreti sistemiymiş bu. Doğa temelli inançlarla kişisel gelişimi birleştiriyormuş. Anlayacağınız eskiden şifa arayanlar için üfürükçüler, hacılar, hocalar vardı, şimdi bunlar! Günümüz modern insanı da, bunların tuzağına düşüyor işte. Bakın Prof. Dr. Arif Verimli tanımı ne güzel yapmış: “Bunlar yeni nesil tarikatlar...” Hepsi bilim dışı ve saçma. Enerji diyor, kuantum diyor, şifalanmak diyorlar ama işin özeti; nitelikli dolandırıcılık! Ne yazık ki, arayış içindeki insanlar sosyal medyadan bu tür yanlış ve yanıltıcı insanlara kolaylıkla ulaşıyor, ne olduğu/kim olduğu belirsiz bu insanlara kendini teslim ediyor ve daha da yara bere içinde kayboluyor. Ece Gürel gibi. Prof. Verimli diyor ki; “Patronunun ya da eşinin yüzüne söyleyemediğin şeyleri ağaçlara söylemenin kime ne faydası olabilir? Bazıları da üç metrelik odada, aç susuz, karanlığa kilitliyor kendini! Bunlar bilimsel olmaktan çok uzak! Bunlar bir hezeyan! Bir hastalık! Tedavi şart!” Her şeyden öte, bunlar birer para tuzağı. Özellikle ünlüler vasıtasıyla bu işleri tanıtanları çok okuduk malum. Siz siz olun, her ‘hıyarım var’ diyene tuzlukla koşmayın. Çünkü bu işin sonu; kopuş. Nasıl öldüğün bile anlaşılamıyor. Acil denetleme şart ama siz de uzak durun bu şarlatanlardan.
Sanatla dolu bir kütüphane
Atatürk Kültür Merkezi’nin içinde eşsiz bir kütüphane var: Sanatın tüm başlıklarıyla ilgili yayınlarla dolu bir vaha: Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi. 8 Mart Kadınlar Günü vesile oldu ve basın dünyasından kadınlarla orada buluştuk. Ne iyi oldu; hem sürekli önünden geçtiğim bu eşsiz kütüphaneyi gezip inceledim, hem de üreten, yaratan, çalışan kadınlarla bir araya geldim. Bu anlamlı buluşmaya Vakko CEO’su Jaklin Güner ev sahipliği yaptı. Kadınların iş dünyasında karşılaştıkları engellere rağmen, azimleri ve liderlik yetenekleriyle birçok sektörde önemli farklar yarattıklarını söyleyen Güner, bazı rakamlardan bahsetti: “Küresel cinsiyet eşitliği oranında Türkiye, 146 ülke arasında 127. sırada yer alıyor. Avrupa’nın da sonuncusu konumunda. Ayrıca, Fortune 500 şirketlerinin yalnızca yüzde 11,6’sı kadınlar tarafından yönetiliyor. Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 35,8 iken, erkeklerin oranı ise yüzde 71,2.” Maalesef rakamlar iç açıcı değil ama Vakko gibi kadın istihdamına ve cinsiyet eşitliğine önem veren şirketler de yok değil. Güner diyor ki, “Vakko olarak, kadın istihdamına, kapsayıcılığa ve çeşitliliğe önem veren bir kurumuz. Tüm çalışanlarımızın yüzde 52’si, yöneticilerin yüzde 51’i kadınlardan oluşuyor. 2022’den itibaren 42 kadın çalışan müdür ve üzeri yönetim pozisyonlarına terfi etti. Ayrıca, Vakko’nun yaratıcı ekiplerinin yüzde 70’i kadın.” İşte bunlar güzel haberler, hayatın her alanında artması dileğiyle. Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi’ne gelirsek... Moda, mimari, fotoğraf, resim, heykel, sinema gibi sanatın tüm başlıklarındaki en güncel ve kapsamlı koleksiyonları içeriyor ve kütüphanenin haftalık ortalama ziyaretçi sayısı 5 bin. Bunun yüzde 40’ı da yabancı ziyaretçilerden oluşuyor. Sessiz, modern ve huzurlu bir ortamda çalışmak isteyenlere, bu kapıdan içeri girmelerini tavsiye ediyorum. Türkiye’nin en kapsamlı sanat kütüphanesi olarak herkese açık.
1 oyun, 1 film; 2 öneri
* SALINCAK... Ocak ayında prömiyer yapan bu oyunda; orta yaşlı iki kardeşin bir evin odasında geçmiş travmaları ve takıntılarıyla baş başa kalışını izliyoruz. Psikolojik bir oyun ama oyunculuklar izlemeye değer. Bireysel ve toplumsal travmaların, obsesyonların ve bastırılan gerçeklerin insan üzerindeki etkilerini Hazal Türesan ve Yiğit Sertdemir olağanüstü sergiliyor. kumbaracı50 ve Vigor Sanat’ın yapımcılığını üstlendiği oyunu Gülhan Kadim yazıp yönetmiş.
* ANORA... Bu yılın En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu dahil beş dalda Oscar kazanan filmi. 2024’te de Altın Palmiye alan film, oldukça etkileyici. Brooklyn’li genç bir seks işçisi olan Anora, bir oligarkın oğluyla tanışır, bir haftalık çılgın partilemenin ardından evlenirler. Bu modern Sindrella hikayesi, Rus aile evliliği iptal etmek için gelince, biter. Anora zor da olsa gerçeklerle yüzleşir, hayalini kurduğu aşkı sorgular. Yönetmen Sean Baker marjinal insanların hikayesini hem gerçekçi, hem de mizahi bir bakışla ama çok başarılı şekilde anlatmış. ‘Masalların bu dünyada karşılığı var mı, izleyin ve sorgulayın’ diyor özetle. 25 yaşında ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü alan Mikey Madison, fiziksel ve duygusal açıdan çok zor olan bir rolün hakkını vermiş ve ödülü hak etmiş diyebilirim.