Şirin Sever 'Don’t Look Up’ ve Cem Yılmaz kafası
HABERİ PAYLAŞ

'Don’t Look Up’ ve Cem Yılmaz kafası

Cem Yılmaz, ‘Diamond Elit Platinum Plus’ gösterisini dijital platforma taşıdı ya, yine aynı terane başladı: Komik mi, değil mi? Bir şey izlediğinde keyif alıp almadığından çok, kaç kez kahkaha atıldığının hesabıyla uğraşan sığ kafalardan çok sıkıldım artık.

O yüzden geçelim bu saçmalığı. Asıl nokta şu: Cem Yılmaz’ın gösterisini izledikçe, kafam ondan iki gün önce izlediğim ‘Don’t Look Up’ filmine gitti.

Ve şuna karar verdim: Bence Cem Yılmaz izleyip zevk alan, mest olan kafayla; bu filmi yazan, çizen, izleyip zevk alan kafa aynı! Leonardo DiCaprio ve Jennifer Lawrence ikilisinin, hızla dünyaya yaklaşan bir göktaşını yetkililere anlatmaya çalışırken başlarına gelenler öyle saçma, öyle trajikomik, öyle absürd ki…

Haberin Devamı

Don’t Look Up’ ve Cem Yılmaz kafası

İşin kötüsü, ‘bunlar dünyanın başına gerçekten gelse, tam da aynı şeyler olurdu’ diyorsun izledikçe. İnsanların vurdumduymazlığı, çıldırmış halleri, Beyaz Saray’ın zıvanadan çıkması, bilimi hiçe sayması ve popülizme oynaması (ki burada sağlam Trump eleştirileri var) TV kanallarındaki sorumsuzluk, sosyal medya manyaklığının geldiği nokta derken tüm ayıpları, olmaması gerekenleri öyle ince ince ortaya seriyor ki, bravo gerçekten!

Don’t Look Up’ ve Cem Yılmaz kafası

Şahane bir sistem eleştirisi gerçekten. Çok komik ama çok da dramatik. Tam da pandeminin ilk başında dalga geçtiğimiz gibi her şey. Sonuç mu? Eskisi gibi gülemiyorsak, sorun Cem Yılmaz’da değil, sorun bizde!

OKULLARA TEK TİP MASKE

O kadar destekliyorum ki bu öneriyi, bu kadar olur! “Okullarda düz cerahi maske kullanılmalı” önerisinde bulunmuş ya halk sağlığı uzmanları, onu diyorum. Omicron varyantı sayesinde başa döndük malum.

Don’t Look Up’ ve Cem Yılmaz kafası

Okullarda da büyük bir yayılma var. Halk sağlığı uzmanları da şunu önermiş:

“Aileler, okula giden çocuklarına dümdüz cerrahi maske takmalı. Çünkü çocuklar, arkadaşlarının maskelerinde bir takım baskı ve figürleri görüp beğeniyor ve değiş tokuş yapıyorlar.” Bu öneri hem sağlık açısından elzem, hem de eşitliği sağlayacak bir durum. Eskiden neden tek tip formalar giyerdik? Kimsenin gözü kimsenin kıyafetinde kalmasın, eşitlik sağlansın, kafalar bunlara takılmasın diye. Aynı şey maske için de geçerli. Düz cerrahi maske şart!

Haberin Devamı

Don’t Look Up’ ve Cem Yılmaz kafası

UKRAYNA’DA GASTRONOMİ TURU

Geçen hafta Ukrayna, Liviv’deydim... İlk gidişimdi ve şaşırdım açıkçası. Çünkü tipik bir Avrupa şehrinde hissettim kendimi. Christmas neşesiyle dolu, cıvıl cıvıl bir şehir. Sonra makarayı geriye sardım… 1991’de Sovyetler Birliği’nden ayrılan Ukrayna’da halk, 2014 yılında, aylarca direnerek Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’i devirmişti malum. Kendilerini Avrupalı olarak gören/görmek isteyen halk; AB müzakerelerini sona erdiren Rusya yanlısı lideri istememişti. Taşlar yerine oturdu tabii. Şehir o yüzden bu kadar Avrupaiydi işte!

Üstelik de vizesiz, hatta pasaportsuz gideceğiniz bir Avrupa şehri! Evet, bu ülkeye girmek için kimliğiniz ve aşı kartınız yeterli. En güzel tarafı da, sıradan bir Avrupa şehrinden daha ucuz olması. O yüzden çok cazip; şehir, uçaklar, havalimanı her yer Avrupa’ya gidemeyen Türkler’le dolu. (Cem Yılmaz gösterisinde ‘her yerde Türk var’ diye şikayet edenlerle dalga geçiyor ya, tam o hesap!) Bizim sebebi ziyaretimize gelince…

Haberin Devamı

Food And Travel dergisinin gastronomi turlarından birine katıldık. Derginin yayın yönetmeni Ebru Erke, ülkenin gastronomisini incelemeye giderken; bir grup gazeteciyi de davet etti. Dolayısıyla Kiev, Liviv, Odessa gibi Türkler’in çok bildiği ve akın akın gittiği yerler dışında dolaştık; müthiş yerler gördük, müthiş tatlar tattık.

PASTACILIKTA ARŞA ÇIKMIŞLAR

Ukrayna siyasi açılımla birlikte gastronomik açılımını da tamamlamış görünüyor. 6-7 yıl gibi kısa sürede, dünyanın dört bir yanından restoran konseptlerini ülkelerine uyarlamışlar. Kurbağa bacağı ve salyangoz sunan Fransız restoranlarından tutun, Avrupa’da belki de en iyi risotto’yu yiyebileceğiniz İtalyan restoranlarına her şey var. Kendi geleneksel lezzetleri için de Transkarpatya (Transcarpathia) bölgesine gitmek şart.

Çünkü burası Ukrayna’nın gastronomi açısından en iddialı bölgesi. Macaristan ve Slovakya sınırının kesiştiği yerde. Liviv’den 3-4 saatlik bir yolculukla ulaştığımız Ujgarod; her bir restoranıyla lezzet vahası. Ayrıca her durduğumuz konakladığımz yer, Christmas nedeniyle masallardan fırlamış gibiydi. Derevenivska Kupel şahane bir SPA oteli mesela.

Don’t Look Up’ ve Cem Yılmaz kafası

O bölgenin Sapanca’sı gibi düşünün. Manzara, hava, yemekler muhteşem. Bölgede geyik eti de, alabalık da çok yaygın, ev yapımı sosisler de. Ayrıca Macarların çorbası Gulaş’ı andıran Borscht (Borş) çorbası her yerde var. Bu arada tüm Ukrayna patisserie yani pastacılık işinde çıtayı arşa çıkarmış.

Efsane tatlılar yapıyorlar, aklınız gider benden söylemesi. Ujgarod’daki Shtefano Café de şahane pastalar yiyebilir, çok iyi kahveler içebilirsiniz. Villa Alfed’de şahane etler, Cheteau Chizay şarap evinde şahane makarnalar yemeyi öneririm. Ukrayna, gastronomide yeni keşifler yapılacak bir rota, yeme içme meraklılarına duyurulur.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder