Giriş
“Bu devir sıradan insanın en parlak zamanı… Duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devri.”
Her Allah’ın günü, bu lafın doğruluğu ile sınanıyoruz. Mesela bakınız Hilal Cebeci ve yeni klibine...
Devrimci marşı ‘Çav Bella’yı pop disko tarzında yorumladı, klibinde de bol bol popo salladı diye sosyal medya ‘çürümüşlük, kepazelik, cahillik’ sesleriyle çalkalanıyor.
Hatta birisi “Hilal Cebeci bu şarkıyı eğlenceli ve gerilimli dizi müziği sanıyor” demiş ‘Papa del Casa’ dizisinde kullanıldı diye. Yoo, bence Cebeci gayet de iyi biliyor neyin ne olduğunu! Ama bu şarkıyı poposunu sallayarak söylediğinde bir anda gündeme oturacağını da adı gibi biliyordu.
Gelen tepkilere lafları bile hazırdı çünkü: “Klipteki danslar kapitalizmi ve emperyalizmi anlatıyor” demiş. Bak sen! “Ben de solcuyum! Ülkede solculuk, devrimcilik bitmiş” demiş bir de. E kadın haklı, bitmedi mi? Peki, benim bir sorum var... Bu ‘Çav Bella’ şarkısı yıllarca barlarda, kulüplerde eğlenmek isteyenlere meze olmadı mı? Anlamını, devrimci marşı olduğunu bilmeden eğlenilmedi mi şarkıyla?
Düğünlerde bile çaldı be! Aynı şey Sezen Aksu’nun ‘Ceylan’ şarkısında da oldu…
Havan mermisiyle öldürülen bir kızın gözlerine yazılmış bu acıklı şarkıya öyle bir düzenleme yapıldı ki; bütün plajlarda, barlarda dans edildi yaz boyu. Kimse de “Bir dakika ya, bu şarkının bir hikayesi var” demedi!
Demem o ki… Onca şeyin içi boşaltılırken neredeydik? Şimdi konuşulmak isteyen birinin ekmeğine yağ sürerek mi günah çıkarıyoruz?
Görmezden gel, duyma! Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça çünkü.
BRAVO SANA ADANA!
Adana denilince akan sular duruyor bende... Çünkü Adana hep fıkır fıkır, hep kaynıyor, insanları hep bir coşku yaratıyor kendine, ha bire festivaller, karnavallar düzenliyor, yöresel lezzetlerini ve yemeklerini tanıtıyor, şehri çekim merkezi haline getirmeyi başarıyor.
Bambaşka bir enerji! Bu hafta sonu Adana Valiliği’nin düzenlediği Adana Lezzet Festivali vardı. Şehir yine tıklım tıklım; coşku var, söyleşi var, lezzetli yemekler var, birlikte olma ruhu var. Adana’nın ileri gelenleri, büyükleri, yetkilileri; Adana’yı tanıtmak için öyle canla başla çalışıyorlar ki, hayran kalmamak elde değil.
Şehirlerini bir turizm merkezi yapmak, tanıtmak için ellerini taşın altına koyuyorlar. Türkiye’de o kadar çok şehir var ki, potansiyelini değerlendiremeyen, cazibe merkezi olabilecekken ne yapacağını bilemeyen ya da tembellikten kolunu kaldıramayan yetkililerle dolu. Adana’yı örnek alsalar keşke. Bravo Adana’ya…
ŞEHRİN EN İDDİALI İTALYAN'I
İstanbul’un yeni bir şehir kulübü var artık. Çok iddialı ve son derece İtalyan... Geçtiğimiz haftalarda açılan Galvin’i diyorum. Bir süredir İstanbul gece hayatında fırtına gibi esen; Hazine, People gibi mekanlarla başarısını ortaya koyan Jupiter Group’un zirve yaptığı mekan.
İş dünyasından cemiyet hayatına, kimi ararsanız, Galvin’de! 1922 yılında inşa edilmiş Maçka Palas’ın içinde yer alan Galvin’in dekorasyonu da o yıllardan ilhamla yapılmış. Özel sütunlar, vitraylar, girişteki seramikler her şey sanatçıların elinden çıkma; son derece pahalı ve şık. Zaten herkes müze gezer gibi geziyor mekanı.
Masadaki ekmeklik, peçetelik, çatallar bıçaklar, tuvaletteki aksesuvarlar bile gümüş.
“Çalınmıyor mu?” dedim mekanın sahibi Tayfun Topal’a; “Yapmayın gençler, biz bir aileyiz diyoruz, ne diyelim” diyor gülerek. İçerdeki en güzel detaysa 80 tane zeytin ağacı. Bayıldım, ben de onları çalmak istedim; “yapma biz bir aileyiz” dediler! Yemekler müthiş, özellikle makarnalar ve pizzalar İtalya ayarında, taze taze yapıyorlar, mutfağı da izlemeniz mümkün. İstanbul’a hayırlı uğurlu olsun.
GHOST SAHNEYE GELİYOR
Patrick Swayze ve Demi Moore’un oynadığı ‘Ghost- Hayalet’ bizim kuşağın unutulmaz aşk filmlerinden biriydi. 1990 yapımı bu film, vizyona girdiği sene en yüksek hasılatı yapmış, Oscar’a aday gösterilmişti. Şimdi hafızalarımızı tazelemenin vakti.
Çünkü filmin müzikali ayağımıza kadar geliyor. ‘Ghost the Musical’, 19-28 Ekim tarihleri arasında Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde olacak.
Bugüne kadar pek çok ödülün sahibi olan müzikal, görkemli sahne performansı ile hikayeye yeni bir soluk kazandırıyor. O zaman, hazır mıyız romantikler?
