Giriş
Son günlerin magazin gündeminde Can Yaman ve Şeyma Subaşı var... İkisine de ayrı ayrı kızmış birileri, okudum geçtim, çok da önemli değil sonuçta ama durup düşününce, ‘bir dakika ya, ne saçma’ dedim...
Niye mi? Hemen paylaşayım...
* Can Yaman, bir süredir kariyerini İtalya’da sürdürüyor malum... Başrolünde yer aldığı son dizisi ‘El Turco’ da bir dijital platformda yayınlanıyordu. Dizinin galasında ‘İtalya mı, Türkiye mi?’ sorusu sorulmuş Yaman’a, o da ‘İtalya’ diye yanıt verince; sosyal medyada vefasızlıkla suçlanmış. Platform da diziyi yayından kaldırmış kendince gerekçelerle.
Ne saçma bir karar! Sen ticari bir kuruluşsun, bir oyuncunun nereyi sevdiğinden, nereye ait hissettiğinden sana ne öncelikle! Öte yandan insanları da anlamıyorum. Bir insanın hangi ülkeyi sevdiği, hangi ülkede yaşamak istediği, karnının nerede doyduğu, nerede mutlu ve huzurlu olduğu onun için önemli, sizin için değil! Onun bedeni, onun kararı, onun huzuru. Kusura bakmayın da, sizin yaptığınız ‘milli duyarlılık’ falan değil, işgüzarlık!
* Öteki konuya gelirsek... Şeyma Subaşı, sırf kozmetik ürünler üretip satıyor diye bir eczacılık fakültesinde konuşma yapmış, dolayısıyla sosyal medyada eleştiriye uğramış. Burada da Şeyma’ya tepki gösterenleri haksız buluyorum... Kız çağrılmış ki gitmiş, konuşmuş. Siz çağırana, yani o eczacılık fakültesinin yetkililerine kızın asıl! Hatta Şeyma’yı dinleyen öğrencilere kızın. Kendilerine bunu yakıştıranları eleştirin öncelikle. Özetle diyorum ki; bu saçma tepkiler beni benden alıyor. Kızacağımız yeri bilelim biraz.
Ortaya karışık sayıklamalar
* Yapay zeka kullanılarak hazırlanan filmler de Oscar ödüllerine aday olabilecekmiş artık. Bir bu eksikti! Ortalıktaki, imkansızı mümkün kılan saçmalıktaki yapay zeka videolarını düşünün, ne kadar orantısız bir yarış.
* Sabahattin Ali’nin kült eseri ‘Kürk Mantolu Madonna’ sinemaya uyarlanırken, Orhan Pamuk’un ‘Benim Adım Kırmızı’ isimli romanı tiyatroya taşınıyor. Britanya topraklarındaki ünlü sanat kurumlarından Lyceum’un sanat yönetmeni David Greig tarafından tiyatroya uyarlanacak eser için Dot Tiyatro topluluğu ile de işbirliği yapılacak.
* Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis hayatını kaybetti malum. Yeni Papa’nın nasıl seçileceği ise merak konusu. ‘En İyi Film’ de dahil tam 8 dalda Oscar’a aday olan ‘Konsey’ (Conclave) bu seçim sürecini anlatan en iyi filmlerden biri. Oscar yarışında umduğunu bulamadı ama görselliği müthiş bu filmi izlemenin tam zamanı.
* Yeşilçam’ın unutulmaz sanatçısı Adile Naşit’in hayatı beyazperdeye aktarılıyor. Filmi Çağan Irmak çekecek, sanatçıyı Meltem Kaptan oynayacak. Adile Naşit bizim kuşak için çok şey ifade ediyor ama yeni nesilde karşılığı var mı acaba? Kaç aile çocuğuna Adile Naşit öğretmiştir mesela? Film vizyona çıkınca öğreneceğiz.
Side’de Girit sofrası kuruldu
Depremle sarsıldığımız saatlerde karar verdim Side’ye gitmeye... Evde korku içinde oturmak yerine, bu sene ilki hayata geçirilen bir festivale tanıklık etmeyi tercih ettim. Evet, Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Side’de yeni bir festival başladı: ‘Uluslararası Girit’ten Side’ye Kültür ve Lezzet Festivali’. Bu yıl ilki yapılan ve üç gün dolu dolu süren festivalin uzun soluklu olmasını temenni ederim çünkü Manavgat ve Girit arasındaki tarihsel, kültürel ve gastronomik bağları hatırlatan/güçlendiren çok anlamlı bir festival oldu. İki yaka, tek sofrada buluştu öncelikle... Girit, Selanik, İtalya, İstanbul ve İzmir’den Side’ye gelen duayen şefler; Girit yemekleri yaptı, uzun sofralar kuruldu, Apollon Tapınağı’nın yamacında Giritli sanatçıların müzikleri eşliğinde dans edildi, halaylar çekildi. Manavgat Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen festivali destekleyenler de önemli bence. Mesela Side’nin önde gelen turizmcilerinden Cengiz Barut, bu işe maddi manevi destek verenlerden. Çünkü gastronominin toplumları birleştiren, turizm değerini yükselten bir alan olduğunun bilincinde. Elini taşın altına koyduğu için tebrik ediyorum kendisini! Mübadele öncesi Manavgat’a göçen Giritlilerin köklü kültürleri ve eşsiz mutfak mirasıyla Side’nin tarihine lezzet kattığını vurgulayan Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara, önemli bir detaya dikkat çekti: “Girit’in yemek tariflerini Side’nin tarihi atmosferiyle buluşturarak bu toprakların zenginliğini dünyayla paylaşmaktan gurur duyuyoruz. Manavgat, denizi, güneşi, doğal güzellikleri ve tarihi değerlerinin yanı sıra gastronomi zenginlikleriyle de gözde bir turizm destinasyonu olsun istiyoruz. Çeşitliliğimizi unutmadan, unutturmadan koruyacağız ve geliştirmeye devam edeceğiz...” Zeytinyağlıları, yabani otlarla yapılan yemekleri, taze deniz ürünleri ve damakta iz bırakan mezeleriyle Girit mutfağını mutlaka tanıyın, tarihi not alın.
Her masada konu deprem!
Side’de bir taraftan şahane Girit yemekleri yerken, bir taraftan İstanbul depremini konuştuk. Oturduğumuz her masada sorular aynıydı:
* Artçılar devam ediyor, daha ne kadar sürer acaba?
* Hangi deprem hocasının dediği doğru, kime inanalım şimdi?
* Şimdi bir de sürüklenen fay, kilitli fay çıktı başımıza...
* Fırsatçılar deprem çadırlarına zam yapmış, bu ülke adam olmaz!
* Bu son depremle ne kadar hazırlıksız olduğumuz ortaya çıktı, 7 büyüklüğünde bir depremi düşünemiyorum...
* Telefonlara deprem uyarı sistemleri yüklediniz mi?
