Şirin Sever Sahi biz neden para verip denize giriyoruz?

HABERİ PAYLAŞ

Sahi biz neden para verip denize giriyoruz?

Her yazın meşhur tartışmalarındandır... Plajların, pardon beach’lerin pahallılığı meselesi. Değişmiyor, değiştiremiyoruz mantaliteyi maalesef. Oyuncu Zafer Algöz’e de yaz ve tatil konulu bir mikrofon uzatmışlar, o da pek çoğumuz gibi isyan etmiş. Demiş ki; “Her plajda 4 ya da 5 bin TL para istiyorlar. Halbuki yasaya göre plajlar halkındır, kapatamazsın. Ben neden para verip denize gireyim? Türkiye’nin dörtte üçü deniz...”

Sahi biz neden para verip denize giriyoruz

Haklı mı? Dibine kadar haklı. Ünlü tatil beldelerinde bu durum gerçekten büyük bir sorun ve abarttıkça abartıyorlar. İki üç ay süren yaz sezonunun acısını tatilciden çıkarıyorlar. Ama en çok kızdığım da bile isteye bu paraları ödeyenler! Zira bu fahiş plaj ücretlerini umursamamak, saçma düzenin devam etmesini sağlıyor. Mesele paranın olup olmaması değil, bunu ödeyebilmekle de alakalı değil; düpedüz enayilik. Dünyanın en ünlü tatil beldelerinde bu yok mesela... Evet, otellere ve markalara ait özel plajlar elbette var ama genel olarak sahillerdeki plaj işletmelerinin önü, havlusunu yayıp şezlongunu açıp denize girmek isteyenlerle doludur. Kimse “burası özel plaj, yassah hemşerim” edebiyatı yapmaz. Yapamaz. European Best Destinations (EBD) tarafından ‘Avrupa’da ziyaret edilecek en iyi turizm şehirleri’ arasında birinci olan İspanya’nın popüler tatil bölgesi Marbella’daydım mesela geçen yaz. Bütün plajların ön tarafı halka açıktı. Bir giriş parası ödemeden girip yayılıyordu millet. Şezlong/şemsiye kiralamak isteyen ise işletmeye parasını ödüyordu, o kadar. Yani herkes bu işi çözmüş, bir tek bizde halk keriz! Bunun sonu nereye varır bilmiyorum ama insanların buna tepki göstermesini, hele de ünlülerin bu konuya isyan etmesini önemli buluyorum. Çünkü millet buna itiraz etmeyi de kendine yediremiyor, ayıp sayıyor. Oysa hiç değil! Adam başı 3-5 bin giriş parası normal mi yani? Ben kendi adıma söyleyeyim; asla oralara gitmiyorum, o paraları da vermiyorum. Yazık günah. Denize girmek herkesin hakkı ve kimse bu paraları ödememeli. “E ama halk plajı var, ona gitsinler” geyiğini de bırakın lütfen. Önemli olan o sahili, o denizi senin insanlara yasaklaman, esirgemen. Örnek alın Yunan kıyılarını, Avrupa’daki sahil beldelerini. Eyy Bodrum ve Çeşme esnafı.... Az daha kendine gelmezseniz, millet Yunan adalarına gittiği için daha çok ağlayacaksınız.

Haberin Devamı

Sahi biz neden para verip denize giriyoruz

Haberin Devamı

Hakaret etmenin dayanılmaz hafifliği!

Enis Arıkan yıllardır kullandığı protez peruğu çıkarıp doğal haliyle poz vermiş. Bravo, buna cesaret etmesi on numara. Hoş, saçının protez olduğunu hep söylüyordu, böyle eski görüntüleri de var zaten. Ama işte giderek kötüleşiyor ve çığrından çıkıyor ya sosyal medya delikanlılığı; eleştirenler de kantarın topuzunu kaçırıyor. İnsanlarda ayar yok, izan yok artık. Aynı şey sosyal medya ünlüsü Sibil Çetinkaya’ya yapılıyor bir süredir... Bikinili bir poz paylaştı ve herkes gibi koca silikonları yok diye yerden yere vuruldu. “Çocuğunuz olsa nasıl emzireceksiniz?”e kadar varan bir beden aşağılaması. Kızcağız kalkıp açıklama yaptı bir de; “İnanmazsınız ama hakaret edenlerin çoğu kadın” diyor. El arttırayım mı? Adım gibi eminim ki, hakaret edenlerin çoğu kadın olmaları dışında bir de küçük memelidir! Buna yemin edebilirim ama ispatlayamam. Bu bir kusur değil üstelik; Fransız kadınların çoğu küçük memeyi tercih ediyor. Yeni trend bu tüm dünyada da. Ama işte bu insanlar, kendine bakmaz başkasında kusur arar demek için bu örneği verdim. Oturduğu yerden insanları rahatsız etmek onların varlık sebebidir çünkü o mutsuzsa, neden başkaları mutlu, huzurlu, kendiyle barışık olsun ki? Olmamalı! Peki bu durum bir tek bana mı tuhaf geliyor? Başka insanların vücut özellikleri hakkında bu kadar acımasızca yorum yapmak, bu hakkı kendinde görmek çok acayip değil mi? Eskiden anneler babalar çocuklarına başkalarının kusurlarıyla dalga geçmemeyi öğretirdi, ki şu an burada konuştuklarımız bir kusur değil. ‘Sosyal medya çıktı mertlik bozuldu’ diyorum ya her fırsatta... Geçekten yaşadığımız bütün kötülüklerin anası bu sosyal medya! Herkes içindeki kıskançlığı, kötülüğü, fesatlığı karşısında durana söyleyemez ama sosyal medyadan çok kolay saçabiliyor.

Haberin Devamı

Sahi biz neden para verip denize giriyoruz

Bu pazar yerinde yok yok!

Online alışveriş severlere müjde! Türkiye’nin önde gelen perakende markalarından Karaca, yalnızca kendi ürünlerini değil dünyaca ünlü yüzlerce markayı da kullanıcılarına ulaştırdığı online platformuna yeni bir marka ekledi. Karaca Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Karaca, Danimarka merkezli Flying Tiger Copenhagen ile işbirliği yaptıklarını duyurdu. 40 ülkede 1000 mağaza ile faaliyet gösteren ve bugüne kadar yalnızca kendi satış kanallarında yer alan Flying Tiger, globalde ilk kez bir başka markanın platformunda satışa çıkıyor. Bu onayın arkasında; markanın geçen yıl giriş yaptığı Türkiye’de en büyük satışları yapıyor olmasının da payı var. Karaca, online pazar yerinde sattıkları 90 markayı ağustos ayına kadar 150’ye çıkarmayı hedeflediklerini belirtti ve ekledi: “Bu herkese açık bir pazar yeri değil. Her markayı ve ürünü değil; estetik, fonksiyenellik ve kalite anlayışımıza uyan, müşterilerimize değer katacağına inandığımız markaları kendi platformumuza dahil ediyoruz.”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder