Şirin Sever Sahi bugün günlerden neydi?
HABERİ PAYLAŞ

Sahi bugün günlerden neydi?

‘Bugün günlerden neydi?’ ‘Yazı günüm müydü yoksa?’ Çoğu sabah böyle bilinçsiz uyanıyorum uykumdan. Ya da sık sık şunları söylerken buluyorum kendimi: ‘Nee, ne zaman yine mart oldu?’ ‘Hangi ara saat dört oldu, az önce kahvaltı yapmadım mı ben?’ Pandemi başladığından beri zamanın nasıl yavaş geçtiğinden ya da bu bir yılın nasıl da hızlı akıp gittiğinden şikayet ediyoruz. Arkadaşlarım, çevremdekiler de böyle üstelik. Çünkü zaman kavramını kaybettik! Çocuğunun dersi ya da toplantıları olanlar şanslı yine de, kendilerini bırakmamış oluyorlar ama genelde bir kaybolma hali yaşadığımız gerçek.

Haberin Devamı

Tam da bu konuda bir yazıya rastladım Refinery29 isimli dijital platformda. Görüşleri alınan uzmanlara göre tam bir yıldır COVID-19 salgınının içindeyiz ve çoğumuz sabah işe gitme, kahve içme, spor yapma ve iş sonrası buluşma gibi günlük rutinleri yapamıyoruz. Ve azalan günlük rutinler dışında; doğum günü, yıldönümü, yılbaşı veya bayramlar gibi yılın önemli günlerini eskisi gibi yaşamamak da insanların zaman algılarını ister istemez kapatıyor.

Kadınlara ve yaşama dair haberleriyle öne çıkan platform, psikologlarla konuşarak zaman algımızın neden ve nasıl değiştiğini ve normale dönmek için neler yapabileceğimizi derlemiş. Tam ihtiyacımız olan şey dedim, sizin için de göz attım.

Meşgul insanlar kendini koruyor

Peki zaman kavramını neden kaybettik? New Yorklu psikoterapist Dana Dorfman şöyle diyor: “İnsanlar rutinlerinden çıktı. Zamanın geçtiğini algılamak için gereken sinyaller artık yok. Birçok insan evden çalıştığı için, iş ve ev saatleri arasında ayrım yapamıyor artık. Evden çıkma, işe gitme, birlikte yaşadığınız kişiler dışındaki insanlarla etkileşim kurma, ofisten eve tekrar girme gibi, beynimize zamanın geçtiğini belirten sinyaller verilemiyor.

Tatiller, kutlamalar gibi ritüelleri de tam anlamıyla yaşayamıyoruz. Tüm bunlar zaman algımızı etkiliyor...” Psikolog Alison Holman ise, çoğunluğun artık ‘hareket etmediği’ yani yaşamda fiziksel olarak ilerlemeyi bıraktığı için, zamanı da durmuş gibi hissettiğini söylüyor. Ancak insanların bu çarpık zaman algısı, uzmanlara göre zihinsel sağlığa zarar veriyor. Zaman algısı konusunda uzmanlaşmış deneysel psikolog Ruth Ogden ise; Nisan 2020’de 604 kişiyle bir çalışma yapıyor.

Haberin Devamı

Buna göre, insanların yüzde 80’i zaman duygusunun bozulduğunu söylüyor. Yarısı zamanın yavaşladığını, diğer yarısı da hızlandığını belirtiyor. En önemli ayrıntı ise sosyal olarak tatmin olmuş, daha meşgul, daha az stresli insanlar için günlerin çabuk geçmesi; bu gruptakiler genç insanlar. Fazla stresli, yapacak daha az görevi olan ve çoğunlukla yaşlı insanlar içinse günler daha yavaş geçiyormuş.

Hayat rutinlerinizden vazgeçmeyin

Peki ne yapmalı? Her gün aynı günün yaşandığı hissinden nasıl kurtulmalı? Uzmanlar diyor ki;

  • Rutinlerinizi hayatınıza yeniden sokun. Örneğin, bir iş yapacaksınız ama o iş için bir yere gitmeniz gerekmiyor. Olsun, kalkın giyinin!
  • O günkü aktiviteleriniz arasına küçük yürüyüşler koyun. Manzarayı değiştirin. Fiziksel ortamı değiştirmek, geçen zamanı normalleştirir.
  • Hayatınızın yolunda gittiğini hissettirecek gerçekçi, kısa vadeli hedefler belirleyin. Bunları başardığınızda kendinizi ödüllendirin.
  • Aynı saatte yatmak, aynı saatte uyanmak ve düzenli yemek yemek gibi rutinleri mutlaka sürdürün.
  • Mevsim değiştikçe evin dekorasyonunu değiştirmek de yardımcı olabilir.
  • Ve ne yaparsak yapalım, yine de bir şeyler ‘normal’ gelmiyorsa; kendimize karşı nazik olalım. Uzmanlar en çok bu konuda uyarıyor: ‘İyi olmamak’ sorun değil. Kronik belirsizlik, değişen kısıtlamalar, sevdiklerimizin kaybı doğal olarak üzüntü, endişe yaratır. Bu duyguların üstesinden gelmek için, inkar etmek veya onları bastırmak yerine, onları kabul etmek en iyisi.

O öpüşmeden belliydi!

Hollywood’un rüya çifti Jennifer Lopez ve Alex Rodriguez’in ayrıldıkları iddia ediliyor. Haklarında hayırlısı diyelim ama bunun olacağı belliydi. Hem de öpüşmelerinden belliydi! Hatırlayın... İişkinin başında Alex Rodriguez’in öpüşürken gözüyle sürekli etrafı dikizlemesi çok konuşulmuştu.

İlişkiler konusunda deneyimli olanlar da ‘Böyle öpüşmeden hayır gelmez’ diyordu, bakın işte doğru çıktı! İşin şakasını yapıyorum ama sahiden seven adam böyle mi öper? Bir tadını çıkar, bir kendinden geç, bir mest ol, konsantre ol değil mi ama? Bu da kızlara ders olsun; öpüşürken bile gözü dışarıda olanla kaçınılmaz son budur!

Haberin Devamı

Çocuklara 23 Nisan hediyesi

83 yaşında şahane bir anne. Atık çoraplardan bebek yapıyor. Oyuncağı olmayan tam 1.100 çocuğa, 23 Nisan için hediye oyuncak dikmiş. Kızı Ebru Debbağ da “Sizi annemle tanıştırayım’ diyerek bu kareyi paylaşmış Twitter’da. Herkesten büyük ilgi var tabii; oyuncaklara talip olan köy okulları, kumaş bağışlamak isteyenler...

Ama onlar okullara yardım yapan ‘Güneş Umuttur’ isimli oluşuma vermiş bu oyuncakları. Onlar tek tek çocuklara ulaştıracakmış. Pandemide sıkılmak, bunalmak yerine üreten, fayda sağlayan böyle kadınların ellerinden öpülür. Hem atıkları değerlendiriyor hem çocuklara yardım yapıyor. Bravo.

Sahi bugün günlerden neydi

Sıradaki haber yükleniyor...
holder