Şarkıcı Derya Uluğ’a hayatı zindan eden bir tacizci var. Hem onu hem sevgilisini taciz ediyor, tehdit ediyor, evlerine zorla giriyor falan. Şahıstan şikayetçi olunuyor ama şimdi anlatması uzun sürecek hukuki sebeplerle her seferinde serbest bırakılıyor.
Başınıza geldiğini düşünün; uyku uyuyamazsınız, dışarı çıkamazsınız, ne zaman nerden çıkacağı belli değil, delirirsiniz. Daha önce adli kontrolle uzaklaştırma kararı verilmiş bu kişi hakkında. Hatta elektronik kelepçesi varmış. Buna rağmen çıkmış Derya Uluğ’un konserine gitmiş. Dibine kadar girecek bir rahatlık yani! Olacak iş mi? O elektronik kelepçeyle bu nasıl olabilir? Bu da bir tehdit değil mi? ‘Benim kimseden korkum yok, kelepçe de vız gelir tırıs gider’ diyor bir yerde. “Hayatımın en zor sahnesini yaptım, kendimi güvende hissetmiyorum” diyor Uluğ. Haklı. Kolay mı diken üstünde şarkı söylemek! Bu tür takıntılı insanların ya psikolojisi normal değil ya da akıl sağlığı. Peki nasıl olacak bu iş? Bu kadının başına bir şey gelsin diye mi beklenecek?
* * *
CHP Lideri Özgür Özel’e yumruklu saldırı düzenleyen adam... Adı Selçuk Tengioğlu. 2004 yılında iki çocuğunu öldürme suçundan 16 yıl hapis yatmış, şartlı salıverme ile serbest kalmış. İki çocuğunu öldürmüş bir babanın akıl sağlığı yerinde olabilir mi? O zaman sormak lazım; böyle biri nasıl oluyor da elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor?
* * *
Gelelim 2020’de katledilen Pınar Gültekin cinayetine... Cesedi bir varilin içine konulmuş, yakılmış ve üzerine beton dökülmüş halde bir ormanlık alanda bulunmuştu. Anlayacağınız vahşi bir cinayetti. Katili, suçunu hafifletmek için Pınar’ı suçladı, şantaj ve tehdide maruz kaldığını söyledi. Allah’tan mahkeme heyeti onu dinlemedi, ‘canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme’ suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ama sevincimiz kısa sürdü... Temyize gidilince, Yargıtay ‘canavarca hisle öldürme yok’ dedi. Ne yapsa canavarca olurdu mesela, epey merak ettik. Neyse bu itiraza da itiraz edildi derken, son karar ne olacak belli değil. Pınar’ın avukatının söylediği gibi; “Bu karar hukuki bir garabettir ve gayri vicdani bir karar olarak Türk hukuk tarihinde yerini alacaktır.”
* * *
Demem o ki, hangi birine yanalım, üzülelim? Bunlar sadece bir haftada olanlar. Daha neler var, neler... Alt alta koyunca her birini, ben de soruyorum: Bu garabetler ne zaman son bulacak? Bu cezasızlık, bu kanunsuzluk nereye kadar devam edecek? Bize sağlam bir adalet reformu gerekmiyor mu artık? Türkiye’nin en büyük sorunu budur ve derhal çözülmesi gerekiyor.
Hollywood hayali gerçek oldu!
Eskiden Hollywood bir hayaldi bizim için... Bir Türk oyuncunun yolunun Hollywood’a düşmesi ya da Hollywood ünlüleri ile oynamak imkansızdı, başarana da uzaylı gözüyle bakılırdı. Şimdi ise ne kadar sıradan, ne kadar alışıldık değil mi? Yolu ilk açan, usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan’dı bana kalırsa. Cannes’da gösterilen filmleri ve aldığı ödüller, Türk sinemasının tanınmasını sağladı, dikkatleri çekti. Russell Crowe’un Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz’la Türkiye’de çektiği ‘Son Umut’ filmi, ardından Monica Belluci ile Yılmaz Erdoğan’ın ‘Gergedan Mevsimi’ isimli filmde buluşması resmen olay olmuştu. Hatırlayın o dönemleri, sektör için inanılmaz zamanlardı. İlker Kaleli’nin Londra’da dizilerde oynaması, Can Yaman’ın İtalya’daki büyük şöhreti derken... Bir sürpriz de Haluk Bilginer yaptı. Hatta çıtayı epey yükseğe taşıyarak Angelina Jolie ile ‘Maria’ filminde başrolü paylaştı. Bu büyük proje, Oscar yarışına bile girdi. Üstelik Haluk Bilginer yeteneğiyle yapım ekibini de, Jolie’yi de mest etti. İzledik, okuduk hepsini. Derken Murat Yıldırım ünlü Fransız oyuncu Eva Green ile biraraya geldi. İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin yönettiği ve Martin Scorsese’nin yapımcılığını üstlendiği ‘İki Ağaç’ adlı filmde oynadı. Filmin çekimleri geçen aralık ayında İstanbul’da başladı, Mardin’de devam etti. Filmi ne zaman izleyeceğiz belli değil ama beklemedeyiz. Son haber de, pek çok dizide izlediğimiz başarılı oyuncu Aras Aydın’ın, ünlü oyuncu Nicole Kidman’ın başrol oaynadığı ‘Nine Perfect Strangers’ dizisinin kadrosunda yer alması oldu. Dizinin ikinci sezonu 21 Mayıs’tan itibaren seyirciyle buluşacak ve Aydın’ı da böylece izlemiş olacağız. Valla insan gurur duyuyor. Son yıllarda dünyada başarılı olduğumuz, öne çıktığımız tek alan dizi, film ve oyunculuk endüstrisi belki de. Fark atıyoruz resmen, döktürüyoruz.
Üniversiteli gençlik öğrenme açlığı içinde!
Önce Şeyma Subaşı... Bir üniversitede, eczacılık fakültesi öğrencilerine konuşma yaptı. Cilt bakım ürünleri çıkardı diye mi, hayat jetlerde nasıl yaşanır öğretmek için mi bilmiyoruz ama ben onu değil, onu dinleyen üniversite öğrencilerini anlamadığımı söylemiştim. Şimdi de Derin Talu... Gitmiş, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerle buluşmuş. Ne sıfatla bilmiyorum ama günlerdir ağzını yaya yaya matcha çayı anlattığı için, onu öğretmiştir diye düşündüm. Konuşmasıyla, hayattaki dertleriyle kısa sürede herkesin diline düşünce, her geçen gün el yükseltmeye başladı malum, bir Şeyma Subaşı daha geliyor anlayacağınız! Hayır, bir üniversiteli onu dinleyip ne öğreniyor merak ettim gerçekten. Bir daha bir üniversiteye çağıran olursa ne olur bana da haber versin, dinlemek, ne anlattığını öğrenmek isterim. Belki biz yanılıyoruzdur, çok önyargılıyızdır değil mi ama?