Şirin Sever Yeme içme sektörü korona sonrasına hazır mı?
HABERİ PAYLAŞ

Yeme içme sektörü korona sonrasına hazır mı?

Sağlık Bakanı’nın ve bilim kurulunun art arda açıklamalarından sonra umutlar arttı. Mayıs sonuna doğru kademeli de olsa bir normalleşme öngörülüyor. En azından eldeki veriler ışığında temenniler bu yönde. Bu açıklamalar en çok da iş yapamaz hale gelen işletme sahiplerini; turizmden yeme içmeye, müzikten sinemaya lokomotif sektörlerin temsilcilerini sevindirdi, epeyce de umutlandırdı.

Peki bu sektörlerde durum ne? Bu sektörlerin önde gelen temsilcileri ne düşünüyor, neler planlıyorlar ve öngörüyorlar? Instagram’da yaptığım canlı röportajlarda sordum, cevapları aldım, buraya da aktarmak istedim… Bugün TURYİD (Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği) Başkanı ve İstanbul’un en ünlü restoranlarından Frankie’nin sahibi Kaya Demirer’in anlattıklarını aktarıyorum… Sonraki yazımda; sinema ve müzik sektöründeki öngörüler olacak.

Haberin Devamı

Maskeli garson seni korkutmayacak mı?

Yeme içme sektöründe çalışan ama şu an çalışamayan, iyi haberleri bekleyen çok insan var. Nedir durum?

Bizim bünyemizde 150 marka, 2 bin işletme noktası var. Türkiye’de evin dışında yapılan yeme içme hacminin beşte birini bu derneğin üyeleri yapıyor. Yani büyük bir ciro sözkonusu. O yüzden Turizm Bakanı ile her gün konuşuyoruz, derdimizi anlatıp derman bulmaya çalışıyoruz.

Bize çok yardımcı olan bir bakanımız var, buna da seviniyoruz. Ancak hiçbir şey kolay olmayacak, çok zor olacak, orası net. Sokağın köşesinde tost satan yer de dahil, neredeyse 2 milyon kişi bu sektörden besleniyor. ‘Tamam dışarı çıkabiliriz’ denildiğinde, nasıl çıkacağız, işte orası önemli.

Peki ne zaman ‘Tamam çıkın, restorana gidin ve sosyelleşin’ denilecek sence?

Eğer doğru önlemleri alırsak, haziran ayının mümkün olduğu söyleniyor. ‘Haziranda mekanları açın’ derlerse de, bir takım önlemlerle açabiliriz ama yeme içme sektöründe korkutucu önlemler olmamalı.

Korkutucu derken?

Yani AVM’de, çarşıda pazarda alınan, sosyal mesafeyi koruyan önlemlerin yeme içme sektöründe pek de geçerli olmayacağını düşünüyorum... Diyelim ki ‘masaların arasında 2 metre mesafe olsun’ denilirse; garsonlar yemekleri nasıl servis edecek? Uzaktan masaya mı fırlatacak?

Haberin Devamı

Boşları alması gerektiğinde müşteriye ‘kalkın uzaklaşın’ mı diyecek? Onu da geçtim, gözünün önünde maskeli servis yapan bir garson seni korkutmayacak mı? Sana koronayı hatırlatmayacak mı? O yüzden ben bu şekilde mekanımı açmak istemem. Böyle bir durum bizim açımızdan intihar olur.

Sertifikalı mekanlar gelecek

Peki nasıl olacak, ne yapmayı öneriyorsun?

Bakın, sadece restoranların değil, gece kulüplerinin de dahil olduğu koca bir eğlence sektörü söz konusu... Bu sektörün ne kadar önemli olduğunu, elinden alındığında anlıyorsun ancak! Bu sektörün durması demek, insanların hayattan keyif alamayacak hale gelmesi demek.

Çünkü eğlence sektörü dediğin, senin sosyal hayatın! O nedenle Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’la bir sertifika programı üzerinde çalışıyoruz. Koronadan arınmış, hijyene uyan, güvenilir işletmelere verilecek bir sertifika bu. Pakette; çalışanların hijyen ve gıda konusunda eğitimi, korona vakası olursa ne yapılacağı, mekanların dezenfeksiyonu gibi önemli konular var. Bu sertifikayı da uluslararası tanınırlığı olan firmalar verecek.

Haberin Devamı

İşletmeciler TC kimlik numaraları ile online eğitim alacak, sınavı geçenlerin sertifikası olacak. Böylece sertifikalı mekanlara güvenle gidilecek. Mavi bayraklı otellerin sistemi gibi… Koronayı da geçin; sektörün bilinçlenmesi ve iyileşmesi adına da önemli bir adım.

Uzun sürecek bir çözüm değil mi bu?

Sürekli toplantı yapıyoruz, önümüzdeki hafta protokoller yapılırsa, mayısta başlayacak. Bu çalışmaları yapmak zorundayız çünkü şunu biliyorum: Ateş ölçerek, mesafe koyarak yiyecek içecek işi olmaz! Diyelim ki çalışanlarımıza verilen ödenekleri uzatmadılar, ‘açın dükkanları’ dediler, orası karanlık bir yol. Açılıştan sonraki dönem; şu geçirdiğimiz ve geçireceğimiz aylar gibi kötü geçerse, sektör açısından çok moral bozucu olur.

Fiyatların düşmesini kimse beklemesin

Peki haziranda ‘tamam çıkın’ denilecek mi sence?

Ben iyimserim. Geçen 40 günde büyük yol aldık, önümüzdeki bir ayda da pek çok şey değişebilir.

Peki insanlar çıkmaya/sosyalleşmeye tereddüt edecek mi; sıkıldıkları için akın akın mekanlara mı atacak kendini? Hangisi?

Hangi mesajla dışarı çıkacağımızı söylemelerine bağlı. Benim açıklamalardan anladığım; mucizevi bir tedavi yöntemi bulunmazsa hayat kademeli olarak normale dönecek. Ne zaman tam anlamıyla normale döneriz? Bana kalırsa, insanlar stadyumları dolduracağı zaman!

Böyle zor günlerin ardından fiyatların düşeceğini umanlar da var. Olabilir mi böyle bir şey?

Sanmam! Çok uzun zamandır kâr etmeyen işletmeler, kârı da unutup dükkanlarını açacak sonuçta. Bir de ucuza satış yapmayı, kimse göze alamaz. Tersine, “Bakın zor günler geçirdik, bir süre daha zor olacak, hadi bize destek olun” denilecek, duygusal bir bağ kurulacak. Ayrıca öyle bir kriz yaşıyoruz ki, döviz artışını bile konuşamadık daha. O yüzden fiyatların düşmesini beklemek hayal olur.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder