Şirin Sever Yeme kardeşim tut kendini!!
HABERİ PAYLAŞ

Yeme kardeşim tut kendini!!

TBMM’de Obezite ile Mücadele Alt Komisyonu diye bir komisyon var. Ve bu komisyon önceki gün Gaziantep’te yaşanan obezite sorununu ele almış. Sağlık Bakanlığı temsilcisi şu tespitte bulunmuş: “Türkiye’nin obezite ortalaması yüzde 31.5 iken, Antep ortalaması 36! Yemekler çok güzel ama porsiyonlar küçültülebilir…” Şimdi… Obezite ile mücadele çabası çok güzel. Bu konuya el atılması da gayet yerinde. Fakat ufak bir sorun var!

Buradaki çözüm, porsiyonların küçültülmesi midir, insanların yemeği abartmama bilincinde olması mıdır? Niye insanlar az yemeye çalışmıyor da, sen işletmelerin porsiyonlarıyla ve stratejileriyle oynuyorsun acaba? Allah için Antep’e her gittiğimde sürekli yemek yiyorum, her şeyden tatmak istiyorum, baklavasıdır böreğidir durmak bilmiyorum. Her gidişte iki üç kilo alıp dönüyorum ama bu benim sorunum bence! İşletmenin suçu ne?!!

Haberin Devamı

Yeme kardeşim tut kendini

Adamın porsiyonu büyükse, fiyatını ve stratejisini porsiyona göre belirliyorsa, niye bunu düzenlemek istesin ki? Yeme kardeşim!! Tut kendini! Sen kendini tutamıyorsun diye, bol porsiyon yemek isteyen insanın hakkını niye gasp ediyorsun? Niye doğruyu, yapılması gerekeni yapamayanlar için mevcut olanı değiştiriyorsun? Haberi okurken çok güldüm, insanlar boğazını tutamıyor diye porsiyonları küçültmek nedir ya? Ya adam iki porsiyon söylerse? “İkinci porsiyon yasak” mı diyeceksiniz?

Dizi izleyip ahlaksız olacaksan geçmiş olsun!

Yukarıda yazdığım hikayenin benzeri dizi sektörü için de geçerli. “Diziler kötü örnek oluyor” hikayesinden bahsediyorum... Hep tartıştığımız şey ve ben bu kısır tartışmayı hiç anlamıyorum. Sen bir senaryo yazıyorsun. İçinde iyi insanlar kadar kötü insanlar da olabilir, olumlu örnekler kadar olumsuz örnekler de olabilir, her türlü ahlaksız mevzu da dahil bunlara... Adı üstünde senaryo!

Yeme kardeşim tut kendini

Çocuklar için çizgi film çekmiyorsun. Öbür türlü hikaye yaratılamaz; hayat da zaten o kadar toz pembe değil! Elbette çocukları korumak lazım, gereken önlemi almak lazım ama o kadar. Bir yerde okuduğum şu yazı olayı özetliyor bence: Ahlaklı bir insan bir dizide izlediği şey yüzünden ahlaksız olmaz. Karakteri oturmuş bir insan, dizide izledi diye şiddet uygulamaz.

Haberin Devamı

Bilinçli bir vatandaş yaptığı şeyin kanunda bir karşılığı olduğunu bilir ve ‘aaa dizide ceza yoksa gerçekte de yoktur’ demez. Bu kadar! Şu günlerde yeni diziler ekran macerasına başlamışken; aklımızı da, kendimizi de yormayalım diye not düşmek istedim. Sevdiysen izle, tadını çıkar, çok da ciddiye alma.

Akşamdan kalma izni!

Çalışma hayatı değişiyor, çalışanların hakları her geçen gün farklı boyuta taşınıyor, çalışanların lehine gelişmeler yaşanıyor. Bizde değil tabii, yurtdışında! Mesela İngiltere’de bir şirket, çalışanlarına hafta içi dışarı çıkıp eğlendikleri günün ertesinde evden çalışma izni veriyor... ‘Bu nasıl şirket?!’ dediğinizi duyar gibiyim ama ihtiyaç varsa oluyor işte. Yeter ki çalışanlardan verim alınsın, yeter ki dürüst olunsun! Uygulamayı yapan bir dijital pazarlama ajansı. Ajansın başkanı şöyle diyor: “Genelde hafta ortası iş çıkışı bara giden milenyum kuşağı çalışanlarımıza böyle bir fırsat sunmak istedik. Dışarı çıkacaklarsa önceden akşamdan kalma rezervasyonu yapıyorlar. Evlerindeki koltuklarında pijamalarıyla çalışabiliyorlar…" Bunun dürüstlükle ilgili olduğunu, yöneticilere yalan söylenmemesini sağladığını da sözlerine ekliyor. Şahane değil mi? Akşamdan kalma işe gittiğiniz günleri düşünün; asla verimli çalışamazsın, masanın üzerinden kafanı kaldıramazsın ama o işe gitmek zorundasın! Kime ne faydası var bunun? Zamanın ruhu, milenyum kuşağıyla çalışmak ‘esneme’ gerektiriyor demek ki. Dürüst olduğun sürece de sorun yok! Bir de kadınları düşünüp regl günü için izin verseler ya. Herkesin ruh sağlığı için şart!

Haberin Devamı

Bir İstanbul masalı

Türkiye’nin en ünlü rehberlerinden Saffet Emre Tonguç’un yeni kitabı çıktı. Adı ‘Kanatlarımda İstanbul’. Bilen bilir, İstanbul’un her köşesini avucunun içi gibi bilir, şahane anlatır, yazmaya da doyamaz. Bu da 10’uncu kitabı zaten.. Geçen gün kitabının lansmanına gittim, imza için kuyruk oluşmuştu.

Bin kişiye üşenmeden kitap imzaladı, tek tek konuştu, gülücük saçtı. Valla herkes yapamaz. Alfa Yayınları’ndan çıkan kitabında bu kez İstanbul’un her köşesinden çekilmiş drone görüntüleri var. Müthiş kareler, müthiş hikayeler... Şahane bir İstanbul masalı anlatıyor yine. 8500 yıllık tarihe de, 21. yüzyılın metropolüne de yer veriyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder