Şule Özdemir Akyaka’da Gerçek Bir Hazine; Nail Çakırhan ve Halet Çambel Anı Evi
HABERİ PAYLAŞ

Akyaka’da Gerçek Bir Hazine; Nail Çakırhan ve Halet Çambel Anı Evi

Çok ama çok etkilendim. Tatil için Akyaka’daydım. Akyaka’nın mimari dokusunda büyük rolü olan Nail Çakırhan ve Halet Çambel’in evini ziyaret ettim. Evin sadeliği, küçük bir ormanın kucağında yerleşikliği, masmavi bir denizi tepeden seyretmesi, asırlık ağaçların altında dinlenmesi beni kendine hayran bıraktı. Evin dışındaki atmosferle bu kadar büyülenmişken, içini görünce bambaşka duygulara kapıldım. Evde süs yok, gösteriş yok, eşya yok, masa, sandalye, dolap yok, sadece yaşamak için gerekli bir iki eşya. Yere serili kilimler, minderler, ortasında yemek sinileri. Bu kadar. Başkaca bir şey yok. Az, sade, yaşanabilir. Ev bunun üzerine kurgulanmış. Mutfak hele 3-4 metrekare, küçücük. En fazla yer kaplayan şey ocakla lavabo. Kalanı ihtiyaç kadar kap kacak. Bu kadar mı gerçekten diye şaşa kalıyorsun. Yaşam ise evin dışında. Bahçede, verandada oturuluyor, yemek yeniyor, misafir ağırlanıyor. Uyumadan uyumaya eve giriliyor. Mutfak, tuvalet bu sebeple dışarıda.

Haberin Devamı

Nail Çakırhan ve Halet Çambel Anı Evi olarak gezilen bu ev 1971 yılında yapılmış, 1983 yılında Ağa Han mimarlık ödülünü almış. O tarihten sonra Akyaka’da yapılacak her bir ev için belli bir standart getirilmiş. Evler aynı mimari dokuyla yapılacak, doğayla uyum gözetilecek, beldenin bütünlüğü korunacak. Bu standardın getirilmesi yine Nail Çakırhan etkisiyle olmuş.

Nail Çakırhan mimarlık eğitimi almamış, alaylı. Ama mimarlık üzerine çok okumuş, çok incelemiş. Kendi deyişiyle “Ben mimar değilim fakat o vakitlerde burada mimari proje çizmeye ihtiyaç yoktu. Ahşap bina denilen şey çabuk ürer. Çünkü direkler dikilir, çatkılar yapılır, ondan sonra bakarsınız bina bitmiş.” Bunu söyleyebilecek kadar mütevazı.

Evin sadeliğini görünce kendi yaşamımı sorguladım. İhtiyacımdan fazla aldığım eşyayı, büyük bir evde oturma arzumu, daha güzeli olsun, daha iyisi olsun tutkumu, aslında yaşamak için gerçekte az şeye ihtiyacımız olduğunu. Bu iki insan, iyi eğitimli, entelektüel, başarılı, mesleklerinde tanınmış bu karı koca yaşamlarını sadelik üzerine kurgulamışlar. Kazandıklarını yine ülke için harcamışlar. Mesela Ağa Han mimarlık ödülünden kazanılan para evi yapan ustalara ve Muğla’daki kültür merkezinin restorasyonuna harcanmış.

Haberin Devamı

Anı evini gezerken Halet Çambel’in hikayesinden de çok etkilendim. O başka bir yazının konusu olacak kadar zengin. Bu arada çoğunlukla Nazım Hikmet’in sandığımız kadın şiiri Nail Çakırhan’ınmış. Bu şiir tekrar tekrar okunacak kadar güzel.

Anı evini gezmek isterseniz evle aşağıdaki Yücelen Otel ilgileniyor. Otelin resepsiyonuna başvurduğunuzda, Nurullah bey size eşlik ediyor ve evi ve bu iki güzel insanı sevgiyle anlatıyor. Her ikisiyle tanışacak kadar şanslılardan. Onlarla ilgili kendi anılarını da paylaşıyor. Nail Çakırhan ve Halet Çambel’in hikayeleri gerçekten çok etkileyici. Yolunuz Akyaka’ya düşerse bu iki değerli insanı tanıma fırsatını bence kaçırmayın.

 Kadın Telakkisi

Kimi der ki kadın;

Uzun kış gecelerinde,

Serip bir döşek gibi

Yatmak içindir.

Kimi der ki kadın;

Yeşil bir harman yerinde,

Dokuz zilli bir köçek gibi

Haberin Devamı

Oynatmak içindir.

Kimi der ki, hamur yoğurur.

Kimi der ki, çocuk doğurur.

Her ağızdan bir söz,

Kimi der ki, ilk göz ağrım.

Kimi der ki, onuna dolu bağrım.

Kimi der ki, bunca yıldır yaşıyorum ayalimdir.

Kimi der ki, boynumda taşıyorum, vebalimdir.

Ne bu, ne şu, ne öyle, ne böyle.

Ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal…

O benim;

Kollarım, bacaklarım, dudaklarım,

Ve başımdır.

Yavrum, anam, öz kardeşim, karım,

Hayat arkadaşımdır…

Nail V.Çakırhan

Haftalık Resimli Ay-Ocak 1931 Sayı 9

Sıradaki haber yükleniyor...
holder