Giriş
Paris Belediye Başkanına Fransa hükümeti ceza kesmiş. Ceza 90 bin Euro. Neden mi? Kural ihlali. 2012 yılında çıkan bir yasayı ihlal etmiş kadın başkan.
“Bir cinsiyetin oranı kamu kurumlarında üst düzey yönetim kadrosunda %60’ı geçemez.”
Yasa buymuş. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ne yapmış?
Belediyede 16 üst düzey yöneticinin 11’ini kadın yapmış. Yani yüzde 60 kuralını bozmuş.
Aslında bu kural konulurken amaç kadınların yönetim kadrolarında daha fazla yer almasıymış. Ancak tersi olmuş. Kadın sayısı erkek sayısını geçmiş. Hal böyle olunca Fransa hükümeti cezayı kesmiş.
Belediye başkanı bu cezayı pek tınlamamış olmalı ki verdiği demeç şöyle;
“Size büyük bir gururla hükümet tarafından para cezasına çarptırıldığımızı söylemek istiyorum.”
Nasıl?
Ben zaten kadın sayısının üst düzey yöneticiliklerde neden az olduğunu anlamıyorum. Mesela kocamı taze soğan almaya gönderiyorum, patates, soğanla dönüyor. Erkekler bu kadar küçük işlerde bile yaya kalırken ama iş hayatında en üst düzeyde varken, kadınlar neden yoklar veya azlar anlamıyorum. Bakın etrafınıza koskoca dünyayı çeviren ne kadınlar var. Evini, işini, çocuklarını, eşini, arkadaş çevresini, aile çevresini her birini ayrı ayrı organize ediyor. Bu kadar organizasyonu aynı anda döndürebiliyor. Ayrıca çok yönlü, geniş açıdan bakabiliyor.
Sonra da “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.” Vardır tabii.
Bir kere… Çocuğu büyüten kadın.
Sonra bu kadar organizasyonu muazzam yürüt, erkeğe sen işine odaklan diyen, ona alan açan da kadın. Bir zahmet o erkek de işinde başarılı oluversin.
Tabii bu lafı söyleyip, kadına da sen saklan, adamın arkasında kal demiyorlar. Ama biz lafı tersinden anlamışız işte.
“Remziye sen saklan. Şöyle arkamda dur. Başarılı olan erkek benim, sen de benim arkamda duransın. Hani en büyük destekçi diyorlar ya, işte sen o’sun.”
Bu senaryoya inanmışız. Senaryoyu doğru sanmışız. Sorgulamamışız. Belki de hepsini yeniden sorgulamanın zamanıdır ne dersiniz?
