Giriş
Artık evden navigasyona bakıp çıkar oldum. Eğer gidiş-dönüş 1 saatin üzerindeyse kırk kere düşünüyorum. Son 1 haftadır Contemporary’ye gitmek için sabırsızlanıyordum. Contemporary bu yıl yapımı hala devam eden Tersane İstanbul’da gerçekleşti. Dünyanın en güzel mekanı da olsa eğer ulaşımı kabussa, alacağınız keyif eziyete dönüşüyor. Bu tarz etkinlik alanlarını açmadan önce ulaşım, otopark sorunun çözmek şart.
Taksi bulmak büyük sorun, toplu taşımalar tıklım tıklım, metrodan indikten sonra yürüme mesafesi 30 dakika... Fakat onlarca sanatçının bir araya geldiği bu fuarı gezerken bambaşka dünyalara giriyorsunuz. İyi ki sanatçılar var. Fuarın en çok ilgi çeken eserlerinden biri de Server Demirtaş’ın her 15 dakikada bir hareket eden heykel çifti oldu. Teması aşktı ve en çok fotoğrafı çekilen eserlerden biri oldu. Ulaşabilenler için nefes aldıran, ruha iyi gelen bir etkinlik. Bu arada fiyatları yazmadan olmaz. Giriş; 150 TL. Birçok öğretmen arkadaşımın bu yüzden gidemediğini öğrendim. Keşke bu tarz etkinlikler öğrencilere ve öğretmenlere ücretsiz olsa.
HİÇ OLMADI
Önceki akşam yapılan Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü ‘Zuhal’ filmindeki rolüyle Nihal Yalçın aldı. Sahnede konuşurken arkada ‘Taş fırın erkeği Haluk’ olarak ünlenen Tamer Karadağlı göründü. Sanki birileri onu oraya zorla çıkartmış, zorla ödül verdiriyor gibiydi. Yüz ifadesi, mimikleri görenleri hayrete düşürdü. Tüm tahammülsüzlüğü ile Nihal Yalçın’ın konuşmasını yarıda kesip eline ödülünü tutuşturdu.
“Bana sus mu diyorsunuz?” diyen oyuncuya da “Konuşurken ödülü kaldırmak istersiniz diye düşündüm” karşılığını vererek her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Bir oyuncunun rolüyle uyuyup rolüyle uyanması bu olsa gerek. Yıllarca ‘Taş Fırın Haluk’tan başka bir şey oynamayınca rolden çıkmak da zor oluyor demek ki. Asıl üzücü olan Nihal Yalçın’ı alkışlarken, yanında Tamer Karadağlı’yı da konuşuyor olmamız.
YAPMA ÇAĞLA!
Çağla Şıkel geçenlerde gittiği Kenan Doğulu konserinde muhabir arkadaşlarımızın “Hayatınızda biri var mı?” sorusuna “Şu an hayatımda biri yok. Çok zengin, çok yoksul benim için fark etmez. Allah’a şükür benim her şeyim var. Yoksul insanla da birlikte olurum” yanıtını vermiş. Allah aşkına yapma Çağla. Hadi yoksulu geçtim, 2.825 TL asgari ücretle geçinmeye çalışan biriyle çık da görelim.
Bunun metrobüsü var, metrosu var, vapuru var. Ayda bir belki dışarıda yemeği var. O da net değil. Senin imkanlarından faydalanacak bir adamla flört ettiğinde ne kadar saygı duyarsın o da meçhul. O yüzden fakir edebiyatı yapıp tribünlere oynama. Şu saatten sonra cipinden inip metroya binmeyeceğine, lüks restoranlardan çıkıp simitçiye gitmeyeceğine göre kimseye ümit verme.
Bİ TIK AJDA!
Geçtiğimiz gece telefonuma bir mesaj geldi. Baktım; Ajda Pekkan. Yaklaşık 2 yıl önce Şehrazat’tan aldığı, benim her gördüğüm yerde “Hadi artık okuyun şu şarkıyı” dediğim ‘Bi Tık’ı nihayet seslendirmiş. “Al bak şarkı bitti. Klibi de buna çekeceğim” demiş . Uzun zamandır dinlediğim en güzel kadın şarkısı. Ve öyle güzel okumuş ki Ajda Pekkan kaç kez dinledim saymadım. Bir an önce klibini çekse de herkesin kulaklarının pası silinse.
