Bir türlü kabullenemediğim kanımı donduran haberlerden biri de hayvanlara yapılan işkence haberleri ve de bunun yanında işkenceyi yapanın yanında kâr kalması. En son haber eşeğinin başına çuval geçirip döve döve öldürme haberi. Gazetemizde çıkan haberin resmi de yayınlandı ama ben resimdeki eşeği tam seçemedim, fakat beni şoka sokmak için haberin mevcudiyeti yetti. Peki resimde seçemediğim eşek konusunda olacaklar nedir? Ceza davası açıldığı takdirde altı aydan üç yıla kadar hapis cezası istenecek, duruşmada “valla isteyerek yapmadım, onu çok seviyordum” deyip başını öne eğecek. Bu halde iyi hal indirimi alacak veya “bana tekme attı, bana dilini çıkardı” falan deyip haksız tahrik bulunduğunu iddia edecek, sonra da sırtı sıvazlanıp yolcu edilecek. O da gidip başka canlara kıyacak, çünkü bir müeyyidesinin olmadığını görecek. Bilinsin ki bir hayvana bu şekilde davranan biri bir insana da aynı şekilde davranmaktan kaçınmaz. Bu tiplerin ruh hali budur. Bu tipler çoluk çocuğumuzun korunması için aramızda dolaşmamalı. Hiç olmazsa bir akıl sağlığı merkezinde hayatını sürdürmeli, çünkü toplum için pimi çekilmiş bir bombadır, bunu yapan akla gelebilecek her şeyi yapar.
* * * * *
Aynı gün gazetemizde bir başka haber çıktı, Düzce’de emekli serbest meslek sahibi 46 yaşındaki Abdullah Gül kurbanlık koyun satın almış. Koyun Abdullah Bey’i kendisine öyle yakın bulmuş ki yanından ayrılmıyor. Sokakta beraber, kahvede beraber, evde beraber. “Duygusal bağa girdik” diyor. Evet değerli okuyucularım, hayvanlar da bir candır. Onlar da sevgi gördüğünde mukabele ederler. Gençliğimde ben de koyun besledim. Sizin çöpe attığımız karpuz kabuğunu ellerinizle bir koyuna yedirin, o koyun sizi öyle sever ki peşinizi bırakmaz. Size dost, arkadaş olur. Çünkü o da bir candır ve sevginin, dostluğun ne demek olduğunu bilir. Bu sözüm tüm evcil hayvanlar içindir. Tavuk da böyledir, kedi de köpek de. Yeter ki sevgi gösterin, güvenini kazanın, siz de bir dost kazanırsınız. Bu dostluğun tadına doyum olmaz. Daha önce yazdım hastaneye yatan sahibini günlerce hastane kapısında bekleyen, hastaneden çıktığında sevinçten takla atan, sahibinin mezarından ayrılmayan başka bir köpeği anlattım. Japonya’da böyle bir köpeğin heykeli dikildi. Bize Abdullah Gül gibi insanlar lazım. Ve de en son ısrarla söyleyeceğim şudur, canlara eziyet eden insan, her cana bunu yapabileceği için cezalandırılmalı, cezalar caydırıcı olmalı. Herhangi bir hayvana eziyet çektiren bilin ki hiç şüphesiz eline fırsat geçtiğinde çocuğunuza da, fırsat bulursa size karşı da suç işlemekten çekinmeyecektir. Hatta bundan zevk alacaktır. Cezalar caydırıcı, infaz ise eğitici olmak zorundadır. Bunu göz ardı etmeyelim, önemlidir.