Giriş
26 Nisan Pazar günkü yazımda önemli bir hususa dikkat çekmiştim, söylediğim özetle şuydu: Bir nevi genel af görünümlü bir infaz yasası değişikliği uygulandı ve 100 bine yakın kişi cezaevlerinden salındı.
Bu durum daha önce de yine bazen infaz uygulaması bazen de genel aflarla yaşandı ve affın ardından suçlar da patladı. Özellikle hırsızlık olayları çok arttı. Böyle bir durum bir de ekonomik sıkıntılı dönemlerde görülür. Ekonomik sıkıntılı dönemlerde yine özellikle hırsızlık suçları artar.
Ben hırsızlık diye kısaca söz ediyorum ama buna ev ve işyerlerinden mal ve para çalma, yağma (gasp) gibi suçlar girer. Bugün ise; biz bunlardan her ikisini birlikte yaşıyoruz.
*****
Hem cezaevinden çıkmış, geliri, işi olmayan bir kesim hem de virüs nedeni ile yaşanan işsizlik ve imkansızlık birleşti. İşte korkulan virüs salgınının hastalık yanında bir başka toplum üzerindeki etkisi buydu ve 26 Nisan'daki yazımda bahsettiğim husus gerçekleşti. Haberlere dikkat edin hırsızlık ve gasp olayları başta olmak üzere suç işleme sayısı arttı. Peki bu benden önce tahmin edilemez miydi?
Bunu tahmin çok güç değildi ama bugün ne yazık ki bu suç artışını yaşıyoruz ve yeni mağdurlar çıkıyor. Düşünebiliyor musunuz, bankamatikten emekli maaşını alan ve tek geliri bu olan yaşlıların elinden maaşı çalınıyor. ‘Kefen param’ dediği biriktirip bir kenara koyduğu üç beş kuruş telefon dolandırıcıları tarafından yaşlı kadının elinden alınıyor.
*****
Bir husustan hep söz etmişimdir; cezalandırma bir yandan işlenen suçun cezasının çektirilmesi olup diğer taraftan eğitme ve topluma kazandırma amacı güder.
Ancak böyle çok sayıda insanın bir anda cezaevinden çıkarılması sokaktaki masum halkın acı çekmesine neden oluyorsa bir şekilde bunlara karşı önlem alınmalıdır. Nasıl mı? İşte bunu da bu organizasyonu yapanlar düşünecek, o gün de bugün de.
