Giriş
19 Mayıs’ı tüm yurtta coşkuyla kutladık. Bu coşku sonsuza kadar sürecek. Bu özel günde Ulu Önder Atatürk’ümüzü bir kere daha hasretle andık. Yokluğuna rağmen bu ülkeye kazandırdıklarının mutluluğu içinde şükranlarımızla, ne büyük bir insan olduğunu özellikle gençlere iki örnekle anlatmak istiyorum.
Efendim: 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz harekâtı sonucu Türk ordusu Yunan işgali altındaki İzmir’e 9 Eylül 1922’de girmiştir. Bu zaferin ardından Ulu Önder İzmir’e gelir. Atatürk İzmir’e geldiğinde konaklaması için Karşıyaka’daki İplikçizade Köşkü hazırlanmıştır. Zira işgal döneminde Yunan kralı da burada kalmıştı. Atatürk köşke geldiğinde merdivenlerde yere serili Yunan bayrağı vardır. Atatürk’ümüz “Bu nedir?” diye sorar ve yanındakiler bilgi verir: “Efendim Yunan kralı bu evde kaldığında, eve girerken yere serili Türk Bayrağı vardı, bayrağımızı çiğneyerek köşke girmişti.” Büyük Atatürk’ümüz olduğu yerde kalır ve “Ben bu hatayı tekrarlayamam, bayrak bir milletin şerefidir. Ne olursa olsun yere serilemez ve çiğnenemez, kaldırınız” der ve bayrak kaldırılır. Yaklaşık bir hafta öncesine geleyim. Yunan komutan Trikopis esir alınmıştır ve Atamızın huzuruna getirilmiştir.
Elbette General Trikopis çok üzgün ve perişandır. Bizim Anadolu’da ne işimiz vardı gibi özür ifade eden cümleler kurduktan sonra Atamızın şu sözleri gözleri yaşartır: “Üzülmeyin generalim. Siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte yenilmek de vardır. Napolyon da savaş kaybetmiş, tutsak olmuştu. Size karşı büyük bir saygı besliyoruz. Burada kendinizi tutsak durumda saymamanızı rica ederim. Konuğumuzsunuz. Yakında her şey düzelecektir. Buyurun, istirahat edin.” Bu ne büyüklüktür, örneği dünya tarihinin hangi döneminde yaşanmıştır? Benim için her zaman çok duygu yüklü olarak hatırladığım bu iki anıyı özellikle bu bayram vesilesiyle gençlere aktarmayı düşündüm.
GENÇLER BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.
