Giriş
24 Ekim 2016’da Balıkesir’de bir müteahhitten topraktan 2 adet 1+1 daire almak için kendi aramızda ev satış vaadi sözleşmesi imzaladık ve 140 bin TL verip dekontlarımı aldım. Sözde ünlü ve güvenilir müteahhit 12 Temmuz 2018’de yüzlerce kişiyi dolandırarak kaçtı. Evin bitmesine rağmen tapuyu vermemek için beni sürekli oyaladı. Evlerin üzerine Ocak 2018’de 170 bin TL şirket üzerine kredi çekerek ipotek koydurduğunu öğrendim. Müteahhide binbir güçlükle ödediğim parayı kurtarabilir miyim? ● E. A.
Okuyucumun başına gelenler üzücü. ancak bu tek örnek değil. Önce, olaydaki bir hataya dikkat çekmek istiyorum. Okuyucum, “Kendi aramızda ev satış vaadi sözleşmesi imzaladık” diyor. İşte hata burada. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri şekle bağlı sözleşmelerdir ve noterde düzenleme şeklinde yapılması şarttır.
Aksi halde geçersizdir. Şimdi okuyucum birinci etapta bu itirazla karşılaşacak. Karşı taraf sözleşmenin geçersizliğini ileri sürecek. Ancak bu şekilde satışlar yaygınlaşıp, tüketici mağdur olunca Yargıtay şöyle bir karar verdi: “Şekil itibarıyla geçersiz olsa dahi taraflar sözleşmeye uyma iradesi göstermiş ise o halde hükümlerine uyulması gerekir.” Bu durumda okuyucumun da bu sözleşmeye göre hareket etmesi gerekecek.
★ ★ ★ ★ ★
Böyle bir durumda tüketici mahkemelerine başvurmak gerekecektir. Açılacak davada iki şey talep edilebilir. Birincisi; sözleşmenin iptali ile ödenen bedelin iadesi. İkincisi; sözleşme hükümlerine göre satın alınan dairelerin tapusunun iptali ile davacı adına tescili. Bir gayrimenkul alınırken üzerinde birtakım takyidat varsa örneğin okuyucumun olayında söylediği ipotek varsa devir normalde bu takyidat ile birlikte olur. Yani yeni malik bu borcu da üstlenmiş olur. Ancak talep “Takyidatın kaldırılması sureti ile tescil” olabilir. Böyle bir durumda kararı verecek hakim durumu değerlendirir, takyidatın kaldırılmasına karar verebilir ama bu mutlaka kaldırılacak demek değildir.
Okuyucumun işi kısa zamanda hallolacak cinsten değildir. Biraz vakit alacaktır ama başka çare görmüyorum.
