Giriş
Tüplü televizyonum arızalandı. Bunun tamiri için başvurduğumda bunların onarımının garantisi olabilir mi? M.Y.
* * * * *
Okuyucum bana bir soru sormuş da, asıl ben kendisine soru sormak mecburiyetindeyim, hâlâ tüplü televizyon var mı? Yoksa bu tarihi bir cihaz olmak durumu itibarıyla koleksiyon ürünü olarak mı elde bulunuyor? Doğrusu bunun tamirini kabul eden bir tamirci çıkarsa elbette tamirden sonrası için bir teminat söz konusu olabilir ama böyle bir tamiri yapacak kimse de bu yönde bir şart ileri sürerek oranımı üstlenebilecektir gibi düşünüyorum. Acaba halen tüpünü değiştirme gibi bir operasyon mümkün mü? Teknik yönünü bilmediğim için soru ilgimi de çekmedi değil.
* * * * *
Zira, tüplü televizyonların ülkemizdeki ilk günlerini hatırladım. Daha evlere bile televizyon girmediği tarihlerdi, elektronik mağazaların vitrininde olurdu, vitrindeki televizyon cihazında sınırlı saatlerde yayın yapan Teknik Üniversite programı yayınları, o vitrinin önünde büyük bir kalabalık halinde kaldırımda, vitrindeki televizyondan seyredilirdi. Sonra siyah beyaz o televizyonlar evlere girdi. Eve televizyon cihazı alırken birkaç kanalı ayarlayabilen çok düğmeli cihazları tercih ederdik, oysa tek kanal, tek yayın var. Ama olsun çok kanallıya doğru bir ümit var ya, işte bu nedenle çok düğmeli cihaz tercih ederiz, her düğme bir kanalı sembolize ettiği için. Hatta bazıları renkli adı altında televizyon satın aldı, yayın siyah beyaz olmasına rağmen.
* * * * *
Sonra renkli yayına geçtik ama hemen ardından bizlere uçuk bir haber gelmeye başladı, inanmak ne mümkün, asparagas olarak güldük geçtik. Denildi ki “Japonlar yeni bir televizyon icat etti, televizyonu duvara asıyorsunuz.” Nasıl güldük, nasıl güldük, nasıl eğlendik inanılmaz. Yani kocaman tüpü alıp duvara asacaksın! Dalga geçer gibi! Peki şimdi ne yapıyoruz, tüplü televizyonun tamiri yapılacak kadar yaşayanı var mı diye soruyoruz, hangisi daha komik?
* * * * *
Yıllar önce televizyonda çok izlenen bir dizi yayınlanmıştı: Uzay yolu. Orada uzaydaki insanlar, mesela Kaptan Körk, ceplerinden küçük bir alet çıkarıp, “cik” diye kapağını açıp, kulağına götürüp uzaklardaki arkadaşları ile konuşuyordu. Bizler de “Aman Allahım ne hayal gücü “ yok artık metin yazarı da iyice uçmuş diye kafa bulurduk, inanır mısınız? Özellikle bu anlatımım günümüzün gençleri için: Sağ olsun okuyucum beni de sorusu ile nerelere götürdü.
