Giriş
Zhang Rongrong, Çin’in güneyindeki Guangdong eyaletinde yaşayan ve fotoğrafta gördüğünüz yedi çocuğunu doğurabilmek için devlete 150.000 ABD dolarından fazla sosyal destek vergisi ödeyerek izin alabilen bir anne. Rongrong; konfeksiyon fabrikası, mücevher şirketi ve cilt bakım merkezi olan başarılı bir iş kadını. 1 ile 14 yaş arası yedi çocuğu var. Sadece iki tanesi ikiz doğum. Bizim özellikle doğu, güneydoğu bölgelerimizde normal sayılan ‘çok çocuk doğurmak’, Çin’de anormal ve aslında yasak.
Çünkü 1.4 milyar nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesi olan ülkede aşırı nüfus artışını önlemek amacıyla 1979 yılında tek çocuk politikasına geçildi. Katı şekilde uygulanan nüfus planlama programı 2015’te Çin Komünist Partisi tarafından iki çocuk politikasına dönüştürüldü. Kısacası Çin’de halen ikiden fazla çocuk sahibi olmak isteyenler ciddi seviyelerde vergi, bir anlamda ceza ödüyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Çin’de de çocuk yetiştirmek devlete ödenen vergilerin ötesinde eğitim ve tüm diğer yaşam koşullarının aşırı pahalı olmasından dolayı zaten giderek zorlaşan bir durum. Çin’de çocuk hele hele çok çocuk sahibi olmak, gelir seviyesi yüksek olmayanlar için ekstra zor, hatta neredeyse imkansız!
KADIN KITLIĞI VE GELİN KAÇAKÇILIĞI
Çin’de bir başka sorun da kadın kıtlığı! Çünkü Çin’de ve Hindistan’da erkek nüfusu kadınlardan fazla. İki ülkedeki toplam erkek fazlalığının sayısı neredeyse Türkiye nüfusuna eşit. Bu yüzden Çin’de evlenme çağına gelen erkeklerin ana-babaları çocuklarına evlenecek kız bulmak için akla gelmedik, bazıları da resmen insanlık dışı korkunç yöntemler uyguluyor. En fazla yapılanların başında Myanmar’dan Çin’e gelin kaçakçılığı geliyor.
Myanmar’ınÇinsınırındaki Kachin ve kuzey Shan eyaletlerinde yıllardır devam eden çatışmalar nedeniyle her yıl binlerce kişi göç etmek zorunda kalıyor.Buyüzdensavunmasız ve zor durumda kalan kadınlar, genç kızlar hatta kız çocukları “Çin’de işe yerleştirilme” vaadiyle kandırılıyor, sonra da oğulları için gelin bulmakta zorlanan Çinli ailelere yaklaşık 3.000 ila 13.000 dolar civarındaki fiyatlarla satılıyorlar.
KADIN YOKSA GELECEK YOK
Tüm insan hakları örgütlerinin öncelikli mücadele listesinin başında olan kadın kaçakçılığı, kadın suistimali 21. yüzyıla gelip de hâlâ bu sorunu çözemeyen insanlığın en utanç verici, yüz karası problemlerinden biri olarak ve aslında ucu hepimize dokunarak ne yazık ki hâlâ sürüyor. Daha iyi bir gelecek için dünyanın neresinde olursa olsun bu toksik durumları sonlandırmak için elimizden geleni ardımıza koymamalı, konunun aciliyet ve öneminin yalnızca 8 Mart’larda değil daima farkında olmalıyız! Kadın yoksa gelecek de yok!
