Verda Özer Alarm! Gençler isteksiz
HABERİ PAYLAŞ

Alarm! Gençler isteksiz

Bugün belki de en büyük sorunumuz, yaşadığımız hayati krizin farkında bile olmamamız. Hemen şimdi harekete geçmezsek, bir daha geri dönüşü olmayacak olan iklim krizinden bahsediyorum. Resmen çevremizi ve tüm canlıları imha ederek yaşıyoruz.

Kurmuş olduğumuz düzen, dünyanın ve bizim tamamen aleyhimize. Yerkürenin üzerine kurulu olduğu prensiplere, doğaya aykırı yaşıyoruz. Bunun ise bu salgına kadar hiç farkında değildik. Şimdi bu pandemi ‘sayesinde’ biraz olsun yavaş yavaş bu gerçekliğe uyanıyoruz.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz yıla dair yayımlanan ‘Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı’ araştırması, bu yavaş ama yetersiz uyanışı ortaya koyuyor. Yuvam Dünya Derneği ve KONDA araştırma şirketinin yaptığı ankete göre, en azından ‘iklim krizi’ diye bir felaketin kapıda olduğunun farkına varmaya başlıyoruz.

3 TEMEL MESELE

74 ilde 3 bin 22 kişiyle görüşülerek gerçekleştirilen kapsamlı araştırmada 10 soru sorulmuş. Raporun detaylarına girmeden önce, KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın cümleleriyle sonuçları özetleyelim:

“Toplumun iklim değişikliği konusunu kavrama ve farkındalık konusunda herhangi bir sorunu yok. Üç temel mesele var; birincisi, bu toprakların insanları problemin ne olduğunun farkındalar. İkincisi, problem karşısında kendilerini kırılgan ve zayıf görüyorlar. Üçüncüsü de bu konuda devletin öncülüğünde herhangi bir seferberlik veya politika üretildiğinde davranışı değiştirme konusunda arzulu ve istekliler.”

Alarm Gençler isteksiz

TOPLUM ENDİŞELİ

Gelelim araştırmanın sonuçlarına... Bir kere iklim krizinin yol açtığı sorunlar arasında en çok ‘olağandışı mevsim olaylarının çoğalması, hava kirliliği, suya erişimin zorlaşması ve orman yangını, sel, kuraklık gibi afetler’ öne çıkıyor. Halk en çok gıda güvenliğinden, sağlık problemleri ve susuzluk yaşamaktan korkuyor.

‘Önümüzdeki iki yılda başınıza gelebilecek en olası iki olay nedir?’ denildiğinde, toplumu en tedirgin eden şey yüzde 54 oranıyla sağlık problemi yaşamak. İkinci sırada yüzde 38 ile susuzluk geliyor. Yüzde 72, gıdaya erişimde zorlanmaktan endişe ediyor.

“Tabii ki pandemi sürecinde olmamız bu algıda etkili görünüyor. Ayrıca bu sonuçlar coğrafi bölgelere bağlı olarak da farklılıklar gösterebiliyor” diyor telefonda konuştuğum Yuvam Dünya Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Kocabıyık. İnsanların hissettiği kırılganlık ve çaresizlik de çok güçlü. Her 3 kişiden 2’si iklim krizinden dolayı meydana gelebilecek bir olay/duruma karşı kendini kırılgan hissediyor. Ekonomik özgürlüğü bulunmayan ev kadınları, öğrenciler ve işsizler ise en kırılgan gruplar.

Haberin Devamı

Alarm Gençler isteksiz

HALK ‘SORUMLU DEVLET’ DİYOR

Bana kalırsa araştırma en çok siyasetçileri ilgilendiriyor. Niye mi? Çünkü toplum, iklim krizinden dolayı en çok devleti sorumlu görüyor. Ülkemizde her 5 kişiden 4’ü sorumluluğu devlette görürken, yüzde 55 hem devleti hem de vatandaşı sorumlu buluyor. Özel sektör ise tam anlamıyla ‘paçayı kurtarmış’ durumda. İş dünyasına yüzde 1 sorumluluk yükleniyor.

HAREKETE GEÇMİYORLAR

Anketin en çarpıcı sonucu ise bence gençlere dair. Zira bilinç ve sorumluluk hisleri güçlü olsa da harekete geçmek konusunda isteksizler. Özellikle 15-17 yaş arası küme, çözümün parçası olmak için kendini harekete geçmeye hazır hissetmiyor. Yaşlılar gençlere kıyasla daha hazır ve çözüm odaklı görünüyor. Kıvılcım Kocabıyık, bu durumu; gençlerin henüz kendi düzenlerini kurmamış olmalarına ve bağımsız gelirlerinin bulunmamasına bağlıyor.

Haberin Devamı

KELİMELER DEĞİŞMELİ

Dünya çapında yapılan bir kamuoyu araştırması ise çok önemli bir soruna dikkat çekiyor. O da kullandığımız kelimeler. Hani sürekli ‘sürdürülebilirlik, küresel ısınma, geri dönüşüm’ gibi sözcükler kullanıyoruz ya bu kelimeler maalesef çoğunluk için hiçbir şey ifade etmiyor!

Buzzback araştırma şirketi ‘sürdürülebilirlik kelimesinden ne anlıyorsunuz?’ diye kıtalararası bir anket yapmış. ABD, İngiltere, Hindistan, Çin ve Brezilya’yı kapsayan küresel araştırma gösteriyor ki insanlar bu saydığım kelimelerden hiçbir şey anlamıyor!

Dahası, ‘çevre dostu, natürel, organik, yeşil, yenilenebilir’ sözcükleri de aynı şekilde hiçbir şey ifade etmiyor! Dolayısıyla bu kelimeleri kullanarak bir yere varamayacağımızı da artık görmemiz gerekiyor. İnsanlara ulaşabilen, insanların anlayacağı ve böylelikle farkındalık yaratabilecek kelimelere ihtiyacımız var. Günün sonunda dünyayı değiştirecek olanlar ‘uyanmış’ insanlar, değil mi?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder