Verda Özer Tarımda reform
HABERİ PAYLAŞ

Tarımda reform

Haberin Devamı

  • Artık şunu anlayalım: Sağlıklı olmak istiyorsanız, yediklerinizin-içtiklerinizin geldiği toprağın da sağlıklı olması gerekiyor. Sağlıklı toprak, sağlıklı bitki ve sağlıklı hayvan; onları yiyen sağlıklı insan da, sağlıklı dünya demek. Toprağı hasta ya da zayıf olan ülkenin insanları da hasta ve zayıf oluyor. Bu kadar basit.
  • Zaten tam da bu yüzden Kuzey Avrupa ülkeleri bu yıl yeni bir tarım stratejisine geçtiklerini açıkladılar. 2022’ye kadar ‘dünya dostu’ beslenme, yani insanın ve toprağın sağlığını birlikte ele alan bir tarım politikası uygulamasına geçmiş olacaklar.

SELLER KURAKLIK YANGIN...

Bizde de Tarım ve Orman Bakanlığı boş durmuyor. Bakanlık ülke çapında bir hareket başlatmış durumda. Tüm dünyada patlak veren iklim krizinin gerçeklerine göre, yeniden bir tarım stratejisi kurguluyor. Seller, kuraklık, yangınlar gibi iklim krizinin etkileriyle mücadele eden toprağa el uzatıyor. Toprağın canlı olduğunu kabul ederek, onun sağlığını en öne koyarak sil baştan bir politika kurguluyor. Bundan böyle toprağı çok sürerek zayıflatmak, kendi kafanıza göre ekip biçmek, suyu heba etmek, kaynakları hor kullanmak yok... Hazır olun...

Tarımda reform

PESTİSİT KULLANIMI...

Kimyasal ilaçlar yani pestisit kullanımı da toprağa ciddi zarar veriyor. Bunlar toprağın altına iniyor ve orada yaşayan mikro-organizmaları öldürüyorlar. Birçok Birleşmiş Milletler raporu, böyle devam edersek toprağın 60 yıl içinde tamamen yok olacağını öngörüyor. Kısacası, toprağın zarar görmesi ya da yok olması bizde sayısız hastalığa, küresel ısınmaya, çölleşmeye, erozyona, sellere neden oluyor. Bir diğer deyişle, iklim krizinin sonuçlarını daha da artırıyor.

41 İLİ KAPSAYAN ÇALIŞTAY

Tarım Bakanlığı bu hafta İzmir’de 41 ili kapsayan bir çalıştay yaptı. Teşkilatlar ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlar katılarak iklim kriziyle mücadele kapsamında yeni tarım politikası üzerine kafa yordular. Eylül sonunda Şanlıurfa’da, sonra da Ankara’da gerçekleşecek olan 3 çalıştayın sonucunda da bir ‘Acil Eylem Planı’ oluşacak. Yeni tarım stratejisinin ilk ayağı ise suyun tasarruflu kullanımı. Düşünün ki yıllardır tarlaları su altında bırakan yanlış sulama tekniği yüzünden tatlı suyun yüzde 73’ü tarımda heba olageldi. Muazzam verimlilik kaybı da cabası.

Tarımda reform

YÜZDE 50 HİBE VERECEK

İşte şimdi ‘ damla sulama’ sistemi yaygınlaştırılarak bunun önü alınacak. Bakanlık bunun için yüzde 50 hibe desteği verecek. Yağmur hasadı uygulaması da ülke çapında artırılarak, yağmur suyu yerinde depolanarak etkin kullanılacak.

TOPRAK YOK OLUYOR

İkinci ana başlık ise, toprağın sağlıklı kullanılması. Yani ona iyi davranılması. Her şeyden önce bilinçsiz çiftçilerin toprağı aşırı miktarda sürmesi sonucunda, toprak hastalandı ve zayıfladı. Sürekli sürülen toprağın içinde yaşayan mikro-organizmalar ölüyor; ki bu canlılar toprağın karbondioksidi emmesini sağlıyorlar. Dolayısıyla onlar ölünce toprak da işleyemez hale geliyor.

Dahası; bunun sonucunda havadaki karbondioksit oranı da hızla yükseliyor. Bu da elbette hem sağlığımızı olumsuz etkiliyor, hem küresel ısınmaya sebep oluyor. Kaldı ki zayıflayan toprak yağmur suyunu tutamadığı için seller oluyor. Çok sürülen toprak rüzgara karşı da savunmasız oluyor ve tarlalarda rüzgar erozyonu nedeniyle çökmeler meydana geliyor.

ONARICI VE İKLİM DOSTU

  • İşte toprağa iyi davranmak ve onu doğru kullanmak için Tarım Bakanlığı ‘iyileştirici/onarıcı tarım’ uygulamalarını hızla desteklemeye ve yaygınlaştırmaya başlıyor. Bunun içinde perma-kültür ve ‘Anıza Ekim’ gibi uygulamalar da var. Amaç; erozyonu önleyen, toprağın organik madde içeriğini artıran ve nem içeriğini-çeşitliliğini koruyan, iklim dostu tarım tekniklerine en yakın zamanda geçmek.
  • Telefonda konuştuğum Tarım Reformu Genel Müdürü Kerim Üstün, ‘sürdürülebilir tarım’ sayesinde iklim krizinin toprağa ve tarıma etkisinin en aza ineceğini özellikle vurguluyor. Üstün, “Aslında ana felsefe şu: Doğa zaten kendini yeniliyor ve mükemmel dengeyi buluyor. Ona çok müdahale etmeden ve saygı duyarak üretim yapmamız lazım” diyor.

SAĞLIĞIMIZ ONLARA BAĞLI

Kısacası; toprağın da canlı olduğunu, içinde sayısız canlı barındırdığını, ihtiyaçlarının bulunduğunu ve bizim sağlığımızla onun sağlığının birbiriyle tamamen bağlantılı olduğunu artık anlamamız gerekiyor. Hadi diyelim toprağı, bitkileri, hayvanları sevmiyor ya da önemsemiyorsunuz. Bari bu döngüye bakıp, kendi sağlığınızın onların sağlığına bağlı olduğunu anlayın. Hiç olmazsa kendinizi düşünüp toprağa zarar vermeyi bırakın. Bu da bir adımdır.

NOT: Netflix’te gösterilen ‘Toprağı Öp’ belgeselini izlerseniz ‘iyileştirici tarım’ üzerine çok daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder