Verda Özer Yanlış beslenerek toprağı yok ediyorsun!
HABERİ PAYLAŞ

Yanlış beslenerek toprağı yok ediyorsun!

Tarım ve Orman Bakanlığı Türkiye’nin toprağını kurtarmak için yeni bir tarım politikası başlattı. Tüm dünyayı tehdit eden iklim krizinin etkilerini en aza indirmek için tarımın nasıl yapılacağını yeniden kurguluyorlar. Toprağın sağlığını en ön plana koyarak...

Bu yeni tarım stratejisini geçen yazımda anlatmıştım. Ancak sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada bir uyanış var. Neye mi? İnsanoğlu olarak toprağı el birliğiyle katlettiğimize. Mesele ise sadece küresel ısınma, yani iklim krizi değil. Asıl mesele, yanlış beslenmemiz.

Haberin Devamı

Yanlış beslenerek toprağı yok ediyorsun

Düşünün, 1970’ten bu yana yerküre üzerindeki toprağın üçte biri yok olmuş. İklim krizi elbette bunun baş sebeplerinden. Özellikle de bundan sonrasında çok daha etkili olacak. Ama bugüne kadar toprağın zarar görmesinin en öncelikli nedenlerinden biri aslında beslenme şeklimiz olmuş. Yani gıdamız. İşte uyanış da bununla ilgili. Sonunda insanoğlu bu gidişatın farkına vardı ve harekete geçmeye başladı.

TEK TİP EKİM

Önce şunu anlayalım: Bizler toprağa neden, nasıl zarar veriyoruz? Aslında insanoğlu yaptığı tek bir faaliyetle, tarımla toprağı yok ediyor. Yanlış şekilde beslendiğimiz için tarım da yanlış yapılıyor. Yani toprak da yanlış ekilip biçiliyor.

Şöyle ki; tek tip yani çeşitsiz beslenince, toprakta da hep aynı şeyler ekilip biçiliyor. Mesela bir tarlada sürekli domates ekilirse, domates o topraktan hep aynı mineralleri çekiyor. O zaman da o toprakta o mineraller azalıyor. Bu da toprağı fakirleştiriyor ve zayıflatıyor. Tıpkı insanın bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi.

Yanlış beslenerek toprağı yok ediyorsun

Tam da bu yüzden çeşitli beslenmemiz, böylelikle toprağa farklı bitkilerin ekilmesi gerekiyor. Ne var ki bugün insanoğlunun tükettiği şeylerin yüzde 75’i sadece 12 adet bitki ve 5 adet hayvan türünden çıkıyor. Tüketilen kalori miktarının yüzde 60’ı da sadece 3 adet bitkiden geliyor. Bitki ve hayvan sayısının, yani bioçeşitliliğin azalması da yine toprağın yok olması anlamına geliyor.

KARBONDİOKSİT TEHDİDİ

Kısacası tek tip, çeşitsiz beslenmemiz yüzünden toprak da zayıflıyor, zenginliğini kaybediyor. Bu da dünyayı hızla imha ediyor. Zira zayıf toprak demek; küresel ısınma, ormansızlaşma, çölleşme, erozyon, seller, denizlerdeki ve okyanuslardaki cansızlaşma demek. Neden mi?

Haberin Devamı

Çünkü toprağın üzerinde yaşayan bitkiler ve ağaçlar, havadaki karbondioksidi alıp toprağa aktarıyorlar. Toprak da onu karbona çevirip havaya geri veriyor. Böylelikle bizim için zararlı olan karbondioksit toprakta hapsolmuş oluyor.

Bu nedenle bizler toprağı yok edince, havadaki karbondioksit oranı hızla yükseliyor. Bu da hem sağlığımızı olumsuz etkiliyor hem küresel ısınmaya sebep oluyor, hem de toprak yağmur suyunu tutamadığı için seller oluyor.

Üzerinde yiyecek bir şey bulamayan hayvanların yok olmasını ve insanlarda baş gösteren birçok hastalığı saymıyorum bile. Zaten toprağın sağlığı ne kadar bozulursa, bizim sağlığımız da o kadar bozuluyor.

Yanlış beslenerek toprağı yok ediyorsun

DÜNYA DOSTU OL

İşte tam da bununla ilgili bugün dünya üzerinde büyük bir uyanış başladı. Birçok ülke ve kurum bu farkındalıkla harekete geçmiş durumda. Mesela tam 1 yıl önce Danimarka’nın Gıda ve Tarım Bakanı, ülkesinin ‘dünya dostu’ beslenme şekline geçtiğini ilan etti. İnsanın ve dünyanın sağlığını birlikte ele alan yeni bir gıda ve tarım stratejisi uygulamaya başladıklarını açıkladı.

Haberin Devamı

Tüm Kuzey Avrupa ülkeleri de 2022’ye kadar beslenme şekillerini dünyayı koruyacak şekilde değiştireceklerini beyan ettiler. Küresel bir kuruluş olan Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) da bu ay tüm dünyada bir kampanya başlattı. ‘Gezegen dostu beslenme’ kampanyası. Aslında hepsinin söylediği şu: Dünya dostu beslenirsek karbon salınımı yeryüzünde en az yüzde 30 azalacak, hayvanların ve bitkilerin ölümü yüzde 45 oranında düşecek, tarımsal alan en az yüzde 40 artacak ve hayvanların erken ölümü en az yüzde 20 azalacak.

ONARICI TARIM

Yapmamız gereken ise çeşitli beslenerek toprağın doğasına uyum sağlamak ve toprağa iyi davranmak. Yani onu sürekli sürerek içindeki mikroorganizmaları ve nemi yok etmemek, ona zehir (pestisit) atmamak ve ‘onarıcı tarım’ adı verilen bu uygulamayı tüm ülkeye yaymak. Ama daha önemlisi şu: Toprağın ve bizim ayrı gayrı olmadığımızı idrak etmemiz şart. İçiçe olduğumuzu, bizim sağlığımızın onun sağlığından, onun sağlığının da bizim sağlığımızdan geçtiğini fark etmek. Mesele bu.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder