Yasemin Candemir Hepimizin daha çok “siesta”ya ihtiyacı var!
HABERİ PAYLAŞ

Hepimizin daha çok “siesta”ya ihtiyacı var!

“Çalışkanlığın abartılmış bir erdem olduğuna” inanan Bertnard Russell, 1932 yılında yayınladığı “Aylaklığa övgü” yazısında sıradan bir insanın çalışma süresinin büyük ölçüde azaltılması gerektiğini savunmuş, topluma yararlı olmak için haftada yirmi saatten fazla çalışmanın gereksiz olduğunu ileri sürmüştü.

Artık çocuklarımız okulda daha çok kalıyor ve mesai günlerimiz arttı. Tembellik hakkı söylemi ütopik olmaktan çıkmış bile olsa hala aşırı çalışanlarla, hiç çalışmayıp aylaklık yapanlar arasında zıt kutuplar durumu var. Belli ki 1932’de hayal edilebilir olan adil zaman dilimi dağılımı artık bir hayalden çok daha fazlası olmalı.

Haberin Devamı

Hepimizin daha çok “siesta”ya ihtiyacı var

Bu tembellik hakkı arayışında yemekten sekse, güzellikten seyahate etkilenmeyen alan yok gibi. Pennyslvania Üniversitesi’nde geçtiğimiz senelerde yazar ve eğitmen Kenneth Goldsmith’in başlattığı derslerde internette sörf yaparak derslerden mezun olabilen öğrencilerin yarattığı akım bugün Harvard’a sıçradıysa nedeni sıkıntı ve boşluk duygularına kredi vermek olmalı.

Bir süredir en sevdiğimiz kanal haline gelen Netflix’in çalışanlarına istedikleri zaman (bu en yoğun oldukları dönem bile olabilir) izin hakkı vermesi, Fransız Akademisi hocalarından Dany Laferriere’nin kendini “Siesta uzmanı” ilan etmesi,

boş boş durmanın insanı sanılandan fazla geliştirdiği kanısının filozofik başkaldırıları gibi.

Hepimizin daha çok “siesta”ya ihtiyacı var

Mustarip ruhlar aramızda

Yıllar önce çok ses getiren ama kimilerine göre akıl tutulması olarak nitelenen yazısında Yıldırım Türker, “Giderek yalnızca çalışan, ancak çalıştıkça kendini gerçekleştirebilen canlılar oluyoruz. bu yüzden insanlar işsiz kaldıkları anda sudan çıkmış balığa dönüyor. kendi zamanını, kendi gönlünce kullanma bilgisini edinemediği için, kendi hayatından kaçmanın bir yoluna dönüşmüş iş hayatı sona erenler aramızda mustarip ruhlar gibi geziyor” dediğinde de onu yeterince anlamadığımızı kabul ediyorum.

Geçtiğimiz seçim döneminde hakkında bir hayli konuşulan Millet Kıraathaneleri fikrinin babası olan Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, oluşumu tembellik hakkına mı bağladı tartışmak gerek ama bazı kesimlerin çok çalışması ‘efendilere’ özgürce geçirebilecekleri boş vakit sağlarken, daha fazla mesai yaparak kölelik düzeninde çalışan binlerce insan ömrünü tükettiği de kesin.

Haberin Devamı

Yazıyı Konfüçyüs’ün çok sevdiğim ve kendime hayat felsefesi yaptığım bir sözü ile bitiriyorum; “Zevkle yaptığınız bir işi mesleğiniz olarak seçin. Böylece, ömrünüzün geri kalanında hiç çalışmak zorunda kalmazsınız”.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder