Baksı müzesi nasıl seçildi? Hüsamettin koçak, “ged: Baksı'da

Bayburt’un Bayraktar Köyü’nde bir müze var. Hüsamettin Koçan, doğduğu köye bir sanat müzesi kurdu, şaka gibi. Gitmedim, görmedim, o da benim ayıbım, bu yaz hemen gidereceğim. Baksı Müzesi, 10. yaşını doldururken Avrupa Konseyi’nden 2014 yılı Avrupa Müze Ödülü’ne layık görüldü. Hüsamettin Koçan, ödülü nasıl kazandıklarını anlatırken Yahudi Müzesi ile karşı karşıya kaldıklarında seçilemeyeceklerini düşünüyor. O müze, hem çok daha büyük paralarla kurulmuş, hem otantik bir yer üzerinde, hem de Avrupa’nın Yahudi sempatizanlığı malum. Ama Baksı Müzesi, 4’e karşı 27 oy alıyor! Çünkü çok samimi, çünkü bir çok sanatçı bu müzeye gönül ve eser vermiş, çünkü yokluklar içinde bir merkez yaratılmış! 10. yılında Yönetim Kurulu kadınlardan oluşacak. Merkan Gürsel’in mimarlığında bir Kadın İstihdam Merkezi inşa ediliyor. Kadınlar burada doğal boyalar ve kumaşlarla sanateserleri yapacak. Konserler ve sinema için 500 kişilik bir amfitiyatro yapılacak, hatta gelmeyi zahmetli bulanlar için bir helikopter pisti bile inşa edilecek! 27 odalı konuk evi de misafirleri bekliyormuş madem, müzeyi gezmek, Çoruh Vadisi’nde dağ yürüyüşleri yapmak, kendimle başbaşa kalmak için Baksı’ya gideceğim. Bu kadar gönüllü sanatçının gönlünü almak için de dönünce uzun uzun yazacağım.

Yavru kedilere dikkat,

Dikkat, dikkat; kediler için pencereden düşme mevsimi başladı! Evinde bebek kedisi olanlar özellikle pencerelerine dikkat etsin. Tıpkı çocuklar gibi, kediler de bebekken tehlikenin farkına varmıyor, üstelik çok da afacan ve oyun çağında olduklarından, dışarıdaki her uçan kuş, kelebek, sinek, onları cezbediyor ve hoop, pencereden atlayıveriyor! Veterinerlerin söylediğine göre, 3 ile 5 kat arasında düşenler daha şanslı. Çünkü düşme sırasında toparlanıp dört ayak üzerine düşecek vakti buluyor. Daha kısa mesafeden düşerse bacağı kırılabilir, daha yüksekten düşerse iç kanama riski var. Düşen kedi, ağlayıp yerini de belli etmiyor; korkup saklanıyor. Aramanız gerekirse yakınlarda arayın, o travmayla uzağa gidemez zaten. Mutlaka veterinere götürüp iç kanama riski için ilaç verin. Sonra da sevgi, şefkat ve ilgi. Çünkü hastalığı süresince tıpkı çocuk gibi, sizin ilginize her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyor, onlar da bizim çocuklarımız değil mi?

Yaşasın bir gemi geldi!

İstanbul’a bir turist gemisi geldi, Salı Pazarı’na. Bir sevindim; geçen yıl bu aya kadar 580 gemi gelmiş, bu yıl henüz 86 gemi! Turizmde sıkıntı yoktu değil mi? Sultanahmet’teydim önceki akşam, içim sızladı. Bomboş! Dünün en parlak destinasyonu İstanbul, sinek avlıyor. Tabii ki önce güvenlik sağlanmalı. Ama bu prestij kaybını unutturmak için yapılacak iş, THY’ye Batman sponsorluğu değil. Verin Woody Allen’e o paranın yarısını, İstanbul’da başlayıp, Kapadokya ve Antalya’da geçen bir aşk filmi çeksin! Film Festivalinde Lelouche’un projesi olan “Bir Kadın, Bir Erkek” isimli bir Fransız filmi seyrettim. Hindistan’da geçen bir aşk hikayesi. Adam yakışıklı, kadın güzel. Ünlü oyuncular, aptal bir konu, kim takar, egzotik görüntüler, Ganj, gelenekler, insanda Hindistan’a gitme arzusu uyandırıyor! Demedi demeyin

BALE DANS VE RESİM

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, ilkokul çocukları arasında resim yarışması açmış. Çocuklar bale resimleri yapmış. Başarılı olan bütün çocuklar özel okullardan! Yanıtı basit değil mi, halk oyunlarına bile “Halt Oyunları” diyen bir eğitimci kafasının hakim olduğu kamu okullarında balenin lafı mı olur? Baleye çok daha ağır hakaret düşünüyorlardır herhalde! Oysa çocukların dünyası saf ve temiz. İlk üç dereceyi öğrencilerinin paylaştığı Özel Yönder İlkokulu’nu kutluyorum, resim ve baleye verdiği destekten ötürü. Mehmet Demir Özdiş, Alp Akyol ve Elif Sağ’ı da güzel resimleri ve başarılarından ötürü kocaman öpüyorum