Yazgülü Aldoğan Bileşik kaplar sisteminde tuz koktu!
HABERİ PAYLAŞ

Bileşik kaplar sisteminde tuz koktu!

Haberin Devamı

Çok sevdiğim bir metafor vardır: Bileşik kaplar sistemi. Birbirinden farklı büyüklükte cam tüplerin altı aynı kaba bağlı olursa, kimisi yüksek, kimisi geniş, kimisi ince uzun tüplerin içindeki sıvı, hep aynı boyda durur!

Ülkemizde de aynen böyle oluyor: Ayar bozulup ilkesizlik, hukuksuzluk, çirkinlik aldı yürüdü mü, mahkemede de, belediyede de, güzellik yarışmasında da, aynı seviyesizlik, aynı kuralsızlık, aynı yok artık daha neler dedirtecek bir uygulama! Çünkü kökeni aynı yer, birbirine bağlı!

Sürpriz tahliye

Bakın son bir iki gündür yaşadıklarımıza: Sözcü Gazetesi internetten sorumlu müdürü Mediha Olgun, mahkemede filan değil, Bakırköy Cezaevi’nde, tutukluluğunun 119. gününde, koğuşta boncuk dizerken televizyondan öğreniyor serbest kaldığını. Ve hepimiz sevinç gözyaşlarına boğuluyoruz!

Ben utanıyorum sevindiğim ve ağladığım için! Niye mi? Muktedirin lütfuna sevinen zavallı olduğumuz için! Hukuksuzluğa sevindiğim için! Haksız yere tutuklanmıştı, durup dururken bırakıldı. Bir adil yargılama yok, suç yok, peşin ceza var, ama muktedir güç tamam dedi diye serbest kalıyor ve biz zavallı teba, ancak mutlu olabiliyoruz!

Cezaevinde yatan binlerce insan var, bunların çoğu suçsuz. Sadece görevden alınmalarını protesto ettiler diye ölüme yatmış iki insan mahkemeye bile çıkarılmadan yatıyor.

Onları savundular diye yarısı kadın olan avukatları da içeri atılıyor ve kolay ziyaret edilemesinler diye her biri ülkenin ayrı bir cezaevine sürgüne yollanıyor, pes!

14 aydır tutuklular

15 Temmuz günü darbe teşebbüsüne katıldılar diye tutuklanan öğrenci, er, uzman çavuş gibi sadece emir komuta içinde sokağa çıkarılmış, silah kullanmamış, ne olduğunu anlamamış yüzlerce asker mahkemeye bile çıkarılmadan 14 aydır cezaevinde inim inim inliyor!

Mahkemeye çıkarılan, haklarındaki bütün deliller ve tanıklar lehlerinde olan kimi sanıklar da, hakimler başlarına bir şey gelir diye korktuğundan, toplumsal ve idari baskıdan, tahliye edilemiyor!

Belediye Başkanı istifası

Yargı böyle. Türkiye’nin yarısı demek olan İstanbul’u yöneten, yönettiğini zannettiğimiz Belediye Başkanı Kadir Topbaş, yukarıdan gelen bir işaretle, yetkisiz kalıyor. İstifa etmek zorunda bırakılıyor. İstifasını açıklarken de Hicri yılbaşımızı kutlamak dışında ciddi bir şey söyleyemiyor!

Gerekçe yok, muhalefete dönüp, buradan size ekmek çıkmaz diyor. Haklıysan söyle, haksızsan da söyle. Bu nasıl demokrasi? Yerine geleceği söylenen aileden biri. Artık ülkenin her konumunda aileden biri var başta. ‘Muhteşem Yüzyıl’ vizyonda!

Güzel değil çirkin

Son bir söz de güzellik yarışması üzerine. Hayatımda ilk kez bir güzellik yarışmasını canlı olarak izledim. Hemen hepsi tornadan çıkmış gibi birbirinin aynı genç kızları hangisi daha güzel diye izliyor olmaktan utanıp yarısında çıktım.

Sonrasında olanlardan daha çok utandım: İlk 10’a giremeyen biri sosyal medyada öyle bir patlayıp hakaretler yağdırdı ki!

Hani muhalefete ekmek çıktı! Ertesi gün ise kraliçe seçilen kızımızın, bir genç kadına hiç yakışmayacak eski bir sosyal medya paylaşımı sürüldü ortaya: Kanlı ve çirkin bir paylaşım! Utanç verici. Taç gitti!

Vicdan ve ahlak

Güzellik derken çirkinliğin dibine vuruldu. Demek ki neymiş, biz, adalet dağıtmaktan belediye yönetmeye, hatta bir güzellik kraliçesi seçmeye kadar aynı çirkinlikte yapmaya başlamışız! Mesele tüplerde değil, içindeki sıvıda! Biz çirkin olmuşuz, çirkin! Eğitim şart. Vicdan, ahlak, demokrasi, özgürlük, hukuk şart! Yaşadığımız yüzyıla yakışan uygar bir toplum olmak şart!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder