Yazgülü Aldoğan Öpüşme korkusu parkı kapattı!
HABERİ PAYLAŞ

Öpüşme korkusu parkı kapattı!

Haberin Devamı

Küçük ama anlamı büyük oldu Gezi Parkı’nın. Yıkılmaya kalkılmadan önce bakımsız, terkedilmiş bir haldeydi. Zaten yıllar içinde farenin peyniri kemirdiği gibi kemirilmiş, içine oteller yapılmış, son darbeyi vurmadan önce de özellikle bakımsız bırakmışlar, yoksa yol kenarına gözü gibi bakan belediye şehrin ortasındaki parkı ihya etmez mi?

Dozerler içeri girip katliam başlayınca da bardağı taşıran damla oldu. Yoksa daha ne katliamlar yapıyorlar, HES adı altında! Kuş cennetleri, köyler, antik siteler, tarım alanları sular altında kalıyor; orman içinde maden arıyoruz diye ağaçlar kesiliyor. Bir talan, bir vurgun ki Atatürk’ün mirası Orman Çiftliği bile kurtulamadı, Amerikalılara sattılar, elçilik yapsınlar diye!

Sırada Belgrad Ormanı var. Yakında Yıldız Parkı’nı bile gözden çıkarırlar, yeşil alan mı? Röfüjler, yol kenarları var ya! Gezi Parkı ise, GAP’ı kaptırmam misali, sembolik değeri var; direnişçiler parka yeniden yerleşir, forum yaparsa darbe olmuş gibi hissedecek iktidar! O psikolojik travmayı hafifletmek için de park ramazana bir gün kala açıldı! Şimdi burada iftar sofrası mı düzenlenecek, yoksa gençler öpüşebilecek mi; satırlılar nereden, TOMA’lar nereden girip saldıracak, demeye kalmadı park kapatıldı. Arkası yarına.

[[HAFTAYA]]

KALKINMA NEYSE DE ADALET’i GÖREMEDiK

Tamam çok konuşuldu ama şu pala meselesine girmeden olmaz. Bir kere o pala adamın iş yerinde ne arıyor? Bıçak değil, sopa değil, hani eline geçirdi çıktı diyelim. İkincisi yalancı. Elinde palayla kafası kesik köy tavuğu gibi nasıl koşuştuğunu, sağından solundan geçene nasıl salladığını, en sonunda da gözüne bir kadını kestirip ona saldırdığını en az 500 kere seyrettim!

Ama arkadaş, “bayanlardan biri bana saldırdı, kendimi savunmak için vurdum” diyecek kadar da yüzsüz. Bu tipler böyledir; hatırlarsanız, 3-4 polis de karakolda dövdükleri kadından şikayetçi olmuştu, bize saldırdı, canımızı yaktı diye! Bu da onurlu biri olsa, elinde satırla kadına saldırmaz; sırtını sıvazlayan da olunca her türlü adiliği yapıyor. Sonuç? Slogan atan içeride, pala sallayan dışarıda. Kamu vicdanı yara alıyor, ne gam! Terörist serbest bırakılırken komutan içeride yatmıyor mu? Üstelik terörist diye. Demem o ki, partinin adı Adalet ve Kalkınma. Tamam, metro yapıyorlar; tamam, köprü, avm, konut da yapıyorlar, kalkınma işi ok diyelim. Ama adaleti göremedik? Adaleti ara ki bulasın. Hep bunlar mazlum; hep bunların canı yandı, hep bunlara haksızlık yapıldı!

VİCDANLAR YARALANDI

Adalet diye her ağızlarını açtıklarında bilin ki biraz daha adaletsizlik olacak. Her mağduriyet edebiyatı başladığında kesin bir şeylerin üstü örtülecek. Son olaylarda 4 kişi öldü, onlarcasının gözü çıktı. Bırakın özürü, bir başsağlığı bile dilemediler; ama eğri mi doğru mu bilemediğimiz bir “başörtülü annenin üzerine işediler” hikayesini ezbere biliyoruz! Adalet olmayınca, eşitlik olmayınca da metronun kaç kilometre uzamış olduğu anlamını yitiriyor! Önüne ye diye pasta koysalar ne olur, yesene lan diye ensene şaplak atıyorlarsa!

TAHLiYEYE NiYET OLMAYINCA!

Uzun tutukluluk, izlediğim davalar açısından çok önemli bir insan hakları ihlaliydi ve geçen hafta çarşamba günü Anayasa Mahkemesi’nin başvuru üzerine baktığı 6 bireysel başvurudan 4’üne hak ihlali kararı vermesi sevindiriciydi. Ama o ne, 4 adli tutukluya tahliye veren mahkeme Balyoz Davası’ndan 18 yıla mahkum edilen korgenerale ise özel yetkili mahkemede yargılandığı ve bu mahkemelerde tutukluluk süresi 10 yıla kadar uzadığı için hak ihlali bulmuyordu! Malum, özel yetkili mahkemelerin savcısı, yasası, kuralları, tanıkları, kanıtları, her şeyi özel! AYM’nin bu son kararıyla hak arama imkanının kalmadığını düşünürken iki gün sonra gelen yeni karar bu kez sevindirdi: AYM, şaşırtıcı biçimde terör suçlarından tutukluluk süresinin on yıla uzamasına izin veren maddeyi, CHP’nin başvurusu üzerine, insan haklarına aykırı bularak iptal etmişti! Bu iptalle, mahkemenin iki gün önceki tahliyeyi red kararının gerekçesi de ortadan kalkmış oldu.

HEVESLER KURSAKTA KALDI


Bunun üzerine Ergenekon Davası’nda uzun yıllardır tutuklu yargılanan sanıklar hak ihlaline dayalı tahliye istemiyle AYM’ye başvurmaya başladı. Ama o ne? Bakanlıktan yapılan yorumlar hevesleri kursakta bıraktı. Mahkemenin maddeyi iptal etmekle birlikte yeni yasal düzenleme için bir yıl süre vermesine işaret edilerek aradaki boşlukta tahliye kararı alınamayacağı söylendi. Bir yıl içinde de kim öle kim kala, karar çıkar, herkes hükümlü olur! Buna karşın, ortada iptal edilmiş bir madde olduğunu ve bu iptale rağmen insanların tutuklu yargılanamayacağını, tahliye edilmeleri gerektiğini söyleyen pek çok hukukçu var tabii. Ama niyet olmayınca neylesin yasa! Adli suçlular, Hizbullah olsa ertesi gün bırakılmışlardı ama ne askerleri, ne Balbay gibi gazetecileri zaten suç işledi diye yatırmıyorlar ki içeride, şimdi serbest bıraksınlar! Hele bir Apo özgürlüğüne kavuşsun da, düşünürler belki...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder