Yazgülü Aldoğan Pinema, çok tanıdık bir ülke!
HABERİ PAYLAŞ

Pinema, çok tanıdık bir ülke!

Haberin Devamı

Hakkında çok şey duymuş ama bir türlü gidememiştim, “Mi Minör” isimli interaktif oyunu sonunda izledim. Memet Ali Alabora ile eşi Pınar Öğün’ün, Meltem Arıkan’ın oyunundan oluşturduğu gösteri, her seferinde farklı bir oyuna dönüşebiliyormuş.

Bunun nedeni de oyuncular değil, seyirciler. İnteraktif bir oyundan bahsettiğimize göre sadece profesyonellerin iyi olması gerekmiyor, seyirci oyuna fazla katılmayıp mal mal bakıyorsa, çok da iyi gitmiyor işler! Oyunda sadece 16 profesyonel tiyatrocu var. Ama oyunun geçtiği Meydan’da her an en az 70- 80 kişi, ki bunlar seyircilerden oluşuyor! Onlar da diğerleri gibi protesto gösterilerine katılıyor, başkanı yuhluyor, ya da polisten kaçıyor!

[[HAFTAYA]]

Başkanın yasakları

Memet Ali Alabora’nın yönettiği oyunda piyano çalması engellenen piyanist rolünde Pınar Öğün, sürekli protesto halinde. Alabora ise aynı zamanda Başkanı canlandırıyor. Başkan sürekli halka hitap ediyor, her seferinde yeni yasaklar koyuyor. Yine sürekli açık olan bir büyük ekranda ise televizyon yayınları var. Oyunun en sevdiğim yanı bu ekrandaki “kamu spotları” ve ne sattığı belli olmayan reklamlardı! Ah tabii bir de “Tartış Ma!” programları! Bunun dışında ise eleştirilerim var: Oyunun metni zayıf geldi bana. Başkanın koyup durduğu yasaklar çok bildik ve müstakbel başkan heveslisini fena halde hatırlatıyor da yeter mi?

Seyirciler meydanda

Ya da piyanistin artık klişeleşmiş protestoları? “Ama zaten gerçekte de hayat bu kadar basit ve yalın, bunu bile görmüyorlar” deniyor ama ben yine de Meydan’daki koşuşma ve Başkanın hitabeti dışında farklı bir yaratıcılık beklediğimi itiraf etmeliyim. Bu tür interaktif oyunlarda neler neler yapılabilir... “Tweet atın” ya da “Hadi Meydan’a inin, beraber bağıralım”dan da fazlası... Mesela tiyatroya girişte güvenlik görevlilerinin bilet kontrolü ve ittirip kaktırması iyi fikirdi!

Genç siviller dinleri öğretiyor

“Risalele okuyorum ama bir şey anlamıyorum” diyorsanız!.. Cerrahi Tekkesi’nde zikir çekilirken ortamın huşusuna katılmak istiyorsanız!.. İsmailağa’da yapılan sohbetleri merak ediyor ama gitmeye çekiniyorsanız!.. Tüm bu ünlemleriniz Gönüllü Din Dersleri ile noktaya dönüşecek. Bu iyiliği öyle herkese yapmam. Hani yukarıdakilerden bir gruba giriyorsanız Genç Siviller sizin için çalışıyor ve “zorunlu” din dersinin yaptığı tahribatı gidermek için “Gönüllü Din Dersleri” programını açıklamış bulunuyor. “Yedi hafta boyunca sürecek olan İslamiyet derslerinde her hafta farklı bir camia, cemaat ve tarikattan insanın tecrübe ettiği İslam’ı kendi ağızlarından dinleme imkanı bulacaksınız” deniyor mesajda.

Bedava değil

E bu kadar güzelliğin bir de cüzi fiyatı var tabii. Yüz liracık. Yedi hafta boyunca sohbet tadında, didaktik olmayan dersler gerçekleşecek, “dindar ve muhafazakar” gençliğe bir adım daha yaklaşılacak. İlk ders Süleymaniye Camii’nde, diğer dersler ise değişik yerlerde. Yazmazsam eksik kalır. İslamı öğrendikten sonra Hıristiyanlık, Musevilik ve Uzakdoğu dinleri de var programda. Derslerin kadın-erkek karışık olup olmadığı ise belirtilmemiş. Eğer sadece erkeklere değilse, gerçekten “sivil”lermiş diyeceğim.

Bir ekobüs, yakında filo olabilir


Selnur Aysever’i programın her aşamasında destekledik ve sonunda “Ekobüs’ünden alışveriş bile yaptık! Keşke her kadın bir gün kendi işinin sahibi olma hayalini gerçekleştirebilse. Nasıl da gözleri parlıyor anlatırken: “Feriköy pazarına mal almaya sabah beşte gidiyorum. Böylece trafik sorunundan kurtuldum!” Yani sabah beşte Boğaz Köprüsü’nü geçiyormuş ve herkes uykuda, yerde de hafif bir kar varken şehir öyle güzel görünüyormuş ki! Bence güzel görünen Selnur. Coca Cola’nın TOBB ve İTO ile birlikte desteklediği “Fikrim Artık İşim” programından bileğinin hakkıyla işini kuran ilk kadın girişimci Selnur Aysever.

3 gün Ataşehir’de

Ekobüs’ün haftada dört günlük satış cirosundan öyle memnun ki şimdiden bir filo kurmaya hevesleniyor! Kendi yemediği, kızına yedirmediği hiç bir şeyi satmadığını, bütün ürünlerinin referanslı olduğunu ve üreticiden satın aldığını anlatırken yanakları bile pembe pembe oluyor. Üstelik daha hibe kredisinin hepsini bile bitirmemiş. Diyeceksiniz ki bir tek kişiden ne olur? Örnek olur! Kadınlar sadece bu projeyle değil, pek çok projeyle destekleniyor ve güzel işler yapıyor. Sabahın beşinden akşamın yedisine kadar ürün almak, satmak kolay mı? Girişimci, kendi işinin patronu olmak öyle keyifli ki, zorluklar unutulup gidiyor! Selnur başardı, sıra diğerlerinde! Yakında Ümraniye’de kadınlar için açılan Karaoke Bar’a gideceğiz, hadi bakalım.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder