Siyahlar içinde bir çift siyah göz

Kabataş’tan kalkan Mavi Marmara vapurunda Adalara giden yüzlerce turistle birlikteyiz. Kanadalı feminist arkadaşım Helene, teknedeki her renk ve milletten kadını, özellikle sadece bir çift siyah gözü görebildiğimiz Arap kadınları inceliyor. Bu örtüler altında nasıl yer, içer, hayatı nasıl algılarlar? Kendileri gibi olmayan kadınları günahkar olarak mı görürler?



Tipik bir Türk ailesi gösteriyorum: içi boneli başörtüsü bağlamış iki genç kız, converse pabuçları ve blujinlerinin üzerindeki fiyonklu ve her yanı düğmeli pardesüleriyle dikkat çekiyor. Kulaklıklarından müzik dinledikleri belli, ama başları öne eğik, sessiz genç kızlar. Annenin başı, eski usül bağlı; baba, ailesinin 3 kadınını karşısında oturuyor.

[[HAFTAYA]]

Bir başka kadın İranlı muhtemelen, örtüsünü öylesine örtüvermiş, saçları görünüyor! Bölgenin insanı olarak örtünme biçimlerinden kadınların milliyetlerini anlayabiliyorum, bir Kuzey Amerikalı için ise bu çok zor. “Ya sen?” diyor. “Henüz örtünme zorunluluğu yok. Din dersleri zorunlu hale getirildi, okullar da ayrılırsa burada yetişen gençler dindar olacak ve onların yaratacağı mahalle baskısı eskisinden fazla olacağından, benden sonraki kuşak kadınlar muhtemelen örtünmek zorunda kalacak.”

Görmeyen bisiklet kullanıyorlar

Empati yapabilmek için, toplantıya, karanlıkta yenilen bir yemekle başladık. Bizim mahallede, Galata Diyalog Derneği’nin işlettiği bir karanlık lokanta var orada. Kapıda görmeyen bir görevli tarafından karşılanıp gerçek anlamda zifiri karanlık bir mekana alınarak oturuyor ve önünüze konulan yemeği yiyorsunuz.

Yine görmeyen müzisyenlerin çaldığı neşeli bir müzik eşliğinde ve seslerinden tanıdığınız arkadaşlarınızın sohbetiyle... Boğuluyor gibiyim ve sanki durum çok normalmiş gibi davranmaya çalışarak el yordamıyla önümde olduğunu tahmin ettiğim tabaktan fasulyemi yiyorum. Arada ekşi bir şey geliyor ağzıma, limonu da yemişim! Yemek bitince görevlinin omzunu tutup dışarı çıkıyoruz.

Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler ‘Engelliler Haftası’nda engellilere yönelik hizmetlerini anlatıyor. Çağrı merkezlerinde 500 engelli istihdam ediliyor. Teknolojik çözümler içinde en ilgi çekenleri; indirimli paketler, sesli fatura, görüntülü çağrı merkezi, 8020’yi arayarak ücretsiz dinleyebildikleri kitap...

Sosyal sorumluluk projesi olarak hayata geçirdikleri görme engelli bisiklet projesi ise şapka çıkartıyor! Paralimpik branşta yarışacak olan sporcular, görme engelli okullardan seçilmiş. 4 bin sesli kitap projesine katkıda bulunmak için 120 Turkcell çalışanı gönüllü olarak kitap okumaya başlamış. Böylece gerçek seslerle okunan kitaplar da Hayat Ortağım Servisi’ne katılacak. Bu çalışmaları dinledikten sonra Turkcell’ci arkadaşlara “ödediğimiz faturaları” helal ettiğimi söyledim. Bizden çok alıyorlar ama hayırlı işlere harcıyorlar, ne yapalım!

Sağlıklı yaşamanın sırları SPA’da

Babalar Günü değil, Sağlıklı Yaşam Günü’nden bahsedeceğim. Nereden çıktı bu derseniz, sağlıklı yaşam otellerinden, ya da sektördeki adıyla Wellness ad Spa Day. Sapanca Gölü kıyısındaki Richemond Nua Wellness-Spa, benim kafa dinlemek için en sevdiğim otellerden. Otelin sahibi Belgin Aksoy ve Türk Kalp Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği Sağlıklı Yaşam Günü’ne Denver’dan Marc David ve Murat Tavman katılıyor ve metabolizma ve yaşam üzerine seminer veriyor.

Günümüzde sağlıklı yaşam denilince ilk akla gelen sağlıklı beslenme, düzenli hareket, stresten uzak durma ve vücut ve cilt bakımı. Otele gelen müşteriler spa ve wellness’i mutlaka talep ediyor. Hemen bütün müşteriler en az bir masaj ya da bakım yaptırıyor. Ve müşterilerin yüzde 70’i tekrar geliyor. Ayrıca doktor kontrolünde en az bir haftalık zayıflama ve 4 günlük bir beden incelme programları da var ki ben denedim ve başarılı oldum, ama günde 8 saat spor yaparak! Şimdi hedef bugün katılacağımız bütün seminer ve workshoplardan başarıyla çıkmak sağlıklı yaşam konusunda bilinçlenmek. “Bu kadar dersten sonra bize bir sertifika neyin verirsiniz herhalde” diyorum, Richemond Genel Müdürü Hakan Balcan’a!