Zaten kendi de başkan babasının oğlu!

Önce bir fıkra: Rusya’da Sovyetler Birliği dönemi, KGB çok sıkı, kimse ağzını açamıyor. Londra’da bir Rusla İngiliz konuşuyormuş. İngiliz Rus’a, “Bizde monarşi var ama özgürlük de var demiş. Mesela Hyde Park’a gidip Kraliçe aleyhine istediğin kadar konuşabilirsin. Ya siz?” “Bizde de öyle demiş, Rus. Kızıl Meydan’a gidip Kraliçe aleyhinde istediğin kadar konuşabilirsin!” İlham Aliyev’in eş durumu hakkında konuşmak da o hesap biraz. Üstelik hatırlayalım. İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva, zaten milletvekili. Hani sadece first lady değil. Üstelik İlham Aliyev, kendisinden önceki cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in de oğlu. Yani seçim olsa da, cumhurbaşkanlığının bir babadan oğula geçmesi süreci etik olarak demokratik değil. Eşini yardımcısı yapması da olayın giderek bir monarşi, yani taçlı rejim, kraliyet olduğu görüntüsünü netleştiriyor! Tek itirazım, dostluk adına, şu işi referandumdan sonra yapsaydı da aklımıza getirmeseydi!

İdam, kampanya

klasiği Bundan önceki seçim kampanyalarını anımsayın: İdam cezasının yeniden getirilmesi kampanya klasiği olmaktan kurtulamamıştır. Tipik Ortadoğu ülkesi mantığı, halkın da, siyasetçinin de çözüm olarak bulduğu bu: Ölüm. “Sallandıracaksın bir kaçını, bak işler nasıl düzelecek!” Trafikte kızan da, terörden canı yanan da idamın ilmiğinden medet umuyor. Oysa çok uzun yıllardır idam cezası sadece siyasi inatlaşmalar yüzünden verildi. Üç Demokrat partilinin idamına karşılık üç genç asıldı. Ardından bir başka darbede 17 yaşında bir genç daha! Türkiye, idam cezasını kaldırmasaydı Abdullah Öcalan’ı bize zor verirlerdi. Aleyhimde tezvirat yapmak için kullananların sakladığı gerçek bu. Bahçeli, AKP ile arası kötü olduğu zamanlarda kürsüye idam ilmeğiyle çıkıyor, bu cezayı çıkaramayacağını bildiği AKP’yi sıkıştırıyordu. İdam cezasına karşıyım, çünkü bir yanlışlık yapıldığı takdirde geri dönüşü yok! Çünkü devletin can alma hakkı olmamalı. Devlet, vatandaşının can ve mal güvenliğini, başka vatandaşlarını öldürmeden de sağlayabilecek kadar güçlü olmalı. Şimdi evet kampanyasını sertleştirme yanlıları, işi ilmek atmaya kadar götürecek gibi. Kimi asmak için? Darbecileri. Biz darbecileri asmak istiyorsak önce yargılamak için elebaşlarını Türkiye’ye getirmeliyiz ki, idam söylentileri bile geri verilmelerini önleyecektir. Yoksa verilsinler istemiyor muyuz?